21 Kasım 2024 Perşembe
TÜRK VE YUNAN İLİŞKİLERİNİN DÜNÜ BUGÜNÜ (ATATÜRK VE VENİZELOS)Nobel Barış ödülünü, Kemal Kılıçdaroğlu'na vermezler. ezeli düşmanı Yunan Başbakanı Venizelos, Atatürk'ü Nobel Barış ödülüne teklif etmişlerdi, ödülü vermediler....TÜRK VE YUNAN İLİŞKİLERİNİN DÜNÜ BUGÜNÜ
(ATATÜRK VE VENİZELOS)
Nobel Barış ödülünü, Kemal Kılıçdaroğlu'na vermezler. ezeli düşmanı Yunan Başbakanı Venizelos, Atatürk'ü Nobel Barış ödülüne teklif etmişlerdi, ödülü vermediler....
Yunan Başbakanı Eleftherios Venizelos, İtilaf devletlerinin desteğini arkasına alarak, 15 Mayıs 1919 günü ordularına İzmir’i işgal etme emrini vermişti. Anadolu’yu ülkesine bağlama hayali peşinde olan Yunan hükümeti, 1212 günlük işgalden sonra, 9 Eylül 1922 günü, Türk ordusuna yenilerek İzmir’i terk etmişti. Anadolu’da yaşanan emperyalist işgalin ardından geriye ölüm, kan ve gözyaşı kalmıştır. Savaş sonunda, her iki ülke arasında yapılan zorunlu mübadele nedeniyle geride hala kapanmayan yaralar kalmıştır. Kurtuluş savaşının sonunda ülkemiz hak ettiği cumhuriyet rejimine kavuşurken, Yunanistan’da yenilginin faturası Kral I. Konstantin ve Başbakan Eleftherios Venizelos’a kesilmiştir. Venizelos, 1924 yılında tekrar başbakan olduysa da Yunan Parlamentosunun cumhuriyeti ilan etmesiyle istifa etmek zorunda kalmıştır. Yunanistan’da darbeler ve kargaşalar birbirini izler ve Venizelos, 1928’de tekrar başbakan olur. Tarih 27 Ekim 1930, her iki ülke arasında Anadolu’da meydana gelen ölüm-kalım savaşı biteli henüz sekiz yıl olmuştu. Yunan Başbakanı Venizelos, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın daveti üzerine Türkiye’ye gelmiştir. Gazi, eski düşmanı, konuk Yunan Başbakanı Venizelos’a şöyle hitap eder: “Geçmişimizde kalan kötü olaylar bir daha tekrarlanmayacaktır.” 30 Ekim 1930 günü, Ankara’da taraflarca “Türkiye-Yunanistan Ticaret Antlaşması” imzalanır. Antlaşmanın eki olarak imzalanan protokol, bu güne kadar uygulanmış olsaydı, her iki ülke barışa kavuşmanın yanında, silahsızlanmayı da başarmış olacaktı. Bu protokolde şunlar yazılıdır: Protokol Bugün imza edilen ‘Dostluk ve Hakemlik Antlaşması’nın yapılmasını gerektiren ilkelerden esinlenen ve deniz silâhları için harcamaların boş yere artırılmasının önüne geçmek ve her birinin özel koşullarını göz önünde bulundurarak birbirlerinin kuvvetlerini koşut biçimde sınırlandırmak yolunda birlikte ilerlemek isteyen bu anlaşmayı imzalayan yüksek taraflar, deniz silâhları yarışının her iki tarafça, içtenlikle ve dostça bir görüş ve bilgi alışverişi yapılarak, önünü alabilmek olanağını her iki Hükümete vermek üzere, 6 ay öncesinden, öteki tarafa haber vermeden hiçbir savaş gemisinin ya da silahlarının ısmarlanmasına, edinilmesine ya da yapımına girişmemeği yükümlenirler. Ankara, 30 Ekim 1930.
İsmet E. K. Venizelos
Dr. Tevfik Rüştü A. Michalakopoulos
1931 yılında, Yunanistan’a ziyarete giden Başbakan İsmet Paşa, Yunanlılarca stadyumlarda karşılanmıştır. 12 Ocak 1934 günü, Yunanistan Eski Başbakanı Eleftherios Venizelos, kendisini askeri ve diplomatik alanda yenilgi üstüne yenilgiye uğratan Türkiye Cumhurbaşkanı Atatürk’ü ‘Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermiştir. Yunan Başbakanı Venizelos’un Nobel Ödül Merkezi’ne yazdığı adaylık teklifine bir göz atalım: “Nobel Barış Ödülü Komitesi’nin Sayın Başkanı
Oslo-Norveç
…Mustafa Kemal Paşa’nın ulusal hareketinin düşmanlara karşı 1922 yılındaki zaferinden sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, gelecekteki barış için yeni ve korkulu tehlikeler ortaya çıkaracak, bu hoşgörüden yoksun ve yerleşmemiş bu duruma kesin biçimde son vermiştir.
…Hak ve din kavramlarının karıştırıldığı teokratik bir rejim altında çökmekte olan bir imparatorluğun yerini ulusal, çağdaş, canlılık ve hayat dolu bir devlet almıştır. Büyük reformcu Mustafa Kemal Paşa’nın itici gücüyle, sultanların mutlakıyet rejimi kaldırılmış ve devlet açıkça laik olmuştur. …Düşmanlık içinde geçen uzun yüzyıllar boyunca Türkiye ile kanlı savaşları sürdürmüş biz Yunanlılar, eski Osmanlı İmparatorluğunun yerini alan bu ülkedeki köklü değişikliğin etkilerini ilk olarak duyabilme fırsatını elde ettik. Küçük Asya felaketinin hemen ertesinde, savaştan bir ulusal devlet olarak çıkmış ve yeniden sağlığına kavuşmuş Türkiye ile anlaşma olanağını görerek, ona elimizi uzattık ve o da bunu içtenlikle kabul etti ve sıktı. Barış isteğini besledikleri takdirde, en tehlikeli anlaşmazlıkların ayırdığı halklar arasında anlaşma olanağı için bir örnek oluşturacak bu yakınlaşmadan, iki ülke için olduğu kadar, Yakındoğu’da barış düzeninin korunması için de yalnızca olumlu sonuçlar ortaya çıkmıştır. İşte; barış sorununa bu değerli katkıyı sağlayan kişi, Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Mustafa Kemal Paşa’dır.
Yakın Doğu’da barış yolunda yeni bir çağ açan Yunan-Türk anlaşmasının imzalandığı dönemde, 1930 yılındaki Yunan Hükümetinin başkanı sıfatıyla, şimdi Nobel Barış Ödülü Komitesinin seçkin üyeleri önünde, Mustafa Kemal Paşa’nın adaylığını, bu onur ödülüne layık olarak önermekten şeref duymaktayım. En derin saygılarımın kabulünü rica ederim, Sayın Başkan.” 12 Ocak 1934
Venizelos’un Türk-Yunan dostluğuna yaptığı katkıyı, Yunan gençliğine hatırlatılmasının gerektiği kanısındayım. Bu konuda Yunan Prof. Andonis Liakos’un yaptığını önemsiyor ve dostluk adına uğraşanların sayısının artmasını diliyorum. Yunan Başbakanı Kostas Karamanlis, “Venizelos ve 1928–1932 yıllarında Dış İlişkiler” adlı doktora çalışması yapmıştır. Yunanlı Prof. Liakos, Karamanlis’in ABD’nin Tufs Üniversitesi’nde yaptığı doktorasından aldığı bazı alıntıları ‘To Vima’ gazetesinde şöyle yayınlamıştır: “…Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan halk mübadelesinin olumlu yanları da vardı. Bu mübadeleyle özellikle Kuzey Yunanistan toprakları Yunanlılaşmıştı. Mübadele yıllarına kadar bu topraklarda yaşayan Türkler, Arnavutlar ve Bulgarlar çoğunlukta olup Yunanlılar nüfusun ancak yüzde 42’sini oluşturuyordu. …1923 Lozan Antlaşması ve halkların mübadelesi Türk-Yunan birlikteliğinin temellerini oluşturuyordu. …Yunanlı önder Eleftherios Venizelos dönemin Türk Başbakanı İsmet Paşa’ya ilettiği mektubunda Türk-Yunan dostluğu için çalışacağını yazıyordu. Böyle bir dostluğun imkânsızlığına inananlar bile Türk-Yunan dostluğunun kurulmasını hiç kimse tarafından engelleyemeyeceğinin bilincine varıyordu.” “Venizelos, Mustafa Kemal Atatürk’ü Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermekten başka; Türkiye’nin Avrupa Federasyonu’na üyeliğini de destekliyordu… Ancak bunu da yeterli görmeyen Venizelos, Mustafa Kemal’in ‘Türk ve Yunan halklarının aslında hemşeri oldukları’ yönündeki teorisine bile sıcak bakmaya başlamış ve bu nedenle Türkiye ile Yunanistan arasında bir konfederasyon kurulması olasılığı üzerinde çalışıyordu.” “Atatürk de Venizelos da birbirlerinin üzerinde hâkimiyet kurmadan Türk ve Yunan halklarının aşamalı olarak birbirlerini barışçıl yollardan hazmederek tek bir vücut altında birleşeceklerine ve başkenti İstanbul olacak geniş bir bölgede yaşayabileceklerine inanıyorlardı.”
“Venizelos, attığı bu adımlarla son derece cesur bir siyasetçi olduğunu göstermiştir. Halk mübadelesiyle Yunanistan’a gelenlerin ezici bir çoğunluğu Venizelos’u destekliyordu. Venizelos, savaşın yaraları henüz taze iken Türkiye ile başlattığı dostluk ilişkilerinin garipseneceğini de biliyordu. Savaş kâbusu hala belleklerdeyken ve bir sonraki seçimlerde bunun faturasını ağır ödeyeceğini de bildiği halde Türkiye’ye karşı izlediği dostluk siyasetinden hiçbir zaman yılmadı.” Prof. Liakos makalesinin devamında, savaştan ve halk mübadelesinden 6 yıl sonra gösterilen siyasi irade ve cesaretin savaşın üzerinden 85 yıl geçmesine rağmen günümüzde gösterilemediğine dikkati çekmiştir. Liakos, Başbakan Karamanlis’e “ilkokul 6. sınıfta okutulacak Yunan tarih kitaplarında değişiklik yapılmasına karşı çıkan aşırı milliyetçi çevrelere kulak asmaması ve doktorasının arkasında durması” için çağrıda bulunmuştur. Atatürk’ün koyduğu, “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesine, onun ölümünden sonra gelen liderler yeteri kadar sahip çıksalardı, Orta Doğu’da ve Balkanlar’daki bugünkü yaşanan trajediler yaşanmazdı. Haber: Ahmet Gürel Haber Kaynağı: ESH- Doğan Prepol
Yükleniyor...
|
|