21 Kasım 2024 Perşembe
ZEYTİN YAĞI 20 TL OLUR MU?ÇÜRÜMÜŞLÜK, KOKUŞMUŞLUK ÖYLESİNE SARDI Kİ ETRAFIMIZI, KORONA BİLE ONUN YANIN DA MASUM KALIR.
İnsan sağlığını hilecilere bırakan bir süreç yaşıyoruz.
Ne gıda güvenliği, ne de insan vicdanı kaldı.
Büyük market zincirlerinin şubelerinde hileli maldan geçilmiyor.
Marka değeri oluşturmuş firmaların ürünlerinden, zehir damlıyor.
Özellikle de mahalle aralarına, her sokak başına kondurulan o, ekspres, mini başlıklarla taçlanmış zincir marketlerin rafların da. Zehir satıyorlar. GDO lu ürülerden geçilmiyor. Ama halkımız bu ucuzluğa aldanıyor. Oysa bu vahşi kapitalistlerin ucuzluktan anladıkları kalitesiz ve hileli ürün sunarak asli üründen daha fazla kazanan olmaktır. Tarım Bakanlığı güzel, doğru bir uygulama başlatmış, yaptırımı varmıdır bilmiyoruz ancak hileli üren yapan ve satan firmaların teşhir edildiğini zaman, zaman görüyoruz.
İşte Bakanlığın tüketicelere (*1) uyarısı;
"Uygunsuzlukların tespitinde kamu denetimi yanında, tüketicilerin ihbarı, şikâyeti, CİMER ve Alo 174 Gıda Hattı başvurusunun büyük payı olduğu", ifade edildi.
Bakan Pakdemirli adına “Bir usulsüzlük gördüğünde vatandaşlarımızın Alo 174 Gıda İhbar Hattı ve 0501 174 0 174 numaralı WhatsApp Gıda İhbar Hattı aracılığıyla bize ulaşmalarını rica ediyorum” denildi.
Etkili olur mu?
Vatandaş bu ilgili yerlere şikayetlerini belgeli sunarsalar olmak zorun da.
Şimdi asıl başlıkta verdiğimiz hilenin formülüne geçelim.
Zeytinyağının kilosu bir yerde 35-50 tl arası satılırken, diğer yanda, 17-20-25 tl arası, satışa sunuluyor.
Öyle sallıyorlar ki, zeytinyağı organik oluyor? Nasıl olduğuna kimse akıl erdiremiyor ama "Organik Zeytinyağı" hemde 20 tl. ye...Bu konu da güvendiğimiz bir yetkilinin açıklamasını bulacaksınız. Tüketici ucuz gördüğüne saldırısa, bu adamlar hak edilmemiş bir kazanç sağlamış oluyor. Tabi akla "Gıda Denetimi" gelmiyor değil. Ancak ne yazık ki, "İhbarlar" sonucu denetim kapıya dayanıyor, diğer türlü piyasa, tutanın elinde kalıyor, yaptırımı var mı bilmiyoruz. Şimdi sıra gelsin asıl özneye, Zeytinyağının maliyet tablosuna bakalım... Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin 2020 Zeytin Ürünü Üretim Tablosu; Yukarıda ki rakamlara bakarak 1 kg zeytinyağı, peki nasıl oluyor 20 tl ye satılıyor? Bırakalım 20 yi, 30 tl ye nasıl saytılabilir? Formül çok kolay, basarsın içine en ucuzu olan, KANOLA yağı, insafına göre artık, yada Kanola maliyetine göre; 17 tl ye olanda %90, 20 tl olanda %80, 25 olanda % 70 diye karışım yersiniz. Afiyet nasıl olacaksa, afiyet olsun. İşte Zeytinyağının kolayca mutfaklarınız da test etmenizin yöntemi? 17 ila 25 tl arası fiyatlara satılan yağlara, şüpheli bakmamız için, yeterli sebepler doyurucu değil mi? Gelelim Organik Üretime... İşte bir yetkilinin söyledikleri; "Organik üretime gelince biz, 35 adet Çiftçimiz e Organik Zeytin üretimi yaptırdık. Çiftçi kendi bildigini atıyor...Denetimi imkansız. Bir de zeytin organik uretilse bile, sıkılan fabrikasinın da kesinlikle ayrı olması gerekiyor. O yüzden ben ne organik, ne de soğuk sıkıma inanmıyorum. Hepsi kağıt üzerinde, reklam." Konuyu aydınlata bildik mi bilmiyorum. Toplum istemedikçe, toplum yararına işlerin yoluna girmesi zor. İyi örgütlenmiş toplumlarda denetim yerel kuruluşlara veriliyor. Üretici ürününü topraktan hasat etmekle yükümlü. Tıpkı ekmek gibi, çiftçi tarladan alıp, un edip, fırına sürüp de soframıza getirmekle yükmlü değil ki buğdayın doğal sürecin de...Çiftçi eker, değirmenci öğütür, fırıncı da hamur edip pişirir. Gelişmiş toplumlarda ürün hasatları kademelidir. Bıyık kiprik olmaz. Sakal da kaşın yerine görev üstlenmez. Ama geri bıraktırılmış toplumlarda köfteci çaycı, çaycı da köftecilik yapabiliyor. Zeytinyağının macerasıda aynı... Yağ Fabrikasına zeytin gitmeden, Kooperatife gider. Orada ayıklanır, ziraat mühendislerince sınıflandırılır, yağlık olan yağhaneye, sofralık olanlar diğer işlemler için tezgahlara geçer. Çiftçi, yağ fabrikası ile o, yağı çıkarıp pazarlamakla uğraşmaz. Oda insan nihayetinde insan gibi yaşamaya onun da hakkı var. Lütfen girip bu linkten çiftçinin halini görün. Fiyat Tarım Ziraat Sayfası>>> Kapitalizm, insan vicdanını köreltir önce, bunun için de önceliği, insanın bencilleşmesidir. İnsanın bencilleşmesi, toplumsal bir arada olmamızın değerlerini yok eder. Tarihsel yozlaşmayı pompalar, tarihinde toplumu bir arada tutan ne kadar milli değerler varsa, onların her birinin alternatifini sürer piyasaya, böler toplumu. Bir toplumun tarihsel bağlarını zayıflatınca, gerisi çorap söküğü gibi gelir. Dilde başlar yozlaşma. Dille birlikte kavramlar karışır. Ak diyince kara anlayan, kara diyince ak anlayan kitleler kamplaşır. Toplumu birbirine bağlayan bütün bağlar gevşemiştir. İşte hafızanın silinmesi böylece başarılmış olur. Geriye dönüp bakıldığın da artık bozulan o bağların tekrar onarılıp aslına dönmesi yüz yıllar sürer. Ve ne yazık ki o sürecin tam göbeğindeyiz. Tıpkı istifa eden yakın zaman daki bir bakanın dediği gibi "At izi it izine karışmıştır" Bu yazılanlar da hata, eksik, yanlış, abartma var mı? Haber: M.Güneş Haber Kaynağı: ESH- Doğan Prepol
Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
|
|