İzmir de Ulaşım

GAZETECİ TUTSAK EDİLEMEZ !

Bu agın baskı ve kin kusma günleri bir gün mutlaka son bulacaktır.Buna kuşku yok.Yer küre ne baskılar baskıcılar gördü...Hepside çöplkte yerinde şimdi.

24 Ekim 2012 Çarşamba 16:37
Ama bu baskılara karşı direnenler her şeye rağmen tarihin gönül sayfasında yerli yerinde duruyor.Kuşaklar onların hikayeleri ile büyümeye insanlaşmaya devam ediyor.
Gelişiminde bu kahramanların hikayesi olanlar her dönemde onlardan bir parça ile büyümeyi sürdürüyor.
Onlardan biri Soner Yalçın.
Tek değil.
Mustafa'sı, Tuncay'ı ve daha yüzlercesi döneminin kahramanı olmaktalar.

Bu kahramanların bir sızısı yoktur buna inanmalıyız.tek sızı onlardaki unutulma kuşkusu ki buda insani bir kaygı.
Amma bilmeliler ki onlar içerideki değil yüreklerimizdeki kahramanlarımızdır.
E kolaymı binlerce yüreğe kahraman olarak işlenmek.

Bu günler onlardan özgürlüklerini alanların ölümü ama kendilerinin ölümsüzlüğüne akan zamandır.

Sonr Yalçın şöyle sesleniyor zindanından;

“Günde 17 saat su verilmeyen, 24 saat aydınlanma lambalarının açık olduğu ve her anımın 2 kamerayla izlendiği cezaevindeki koğuşumda bazen kendimi bu sözü söylerken yakalıyorum:
‘Kimse var mı orada?’
Yaklaşık 2 yıldır tutukluyum. Daha mahkeme ne kadar sürecek bilmiyorum. Fakat ben şimdiden, unutuluşa mahkûm edildim...
Adım, Soner Yalçın. 47 yaşındayım...
(.......)
Türkiye’deki meslektaşlarım şeytani bir entrikayla hapse atıldığımı biliyor. Fakat büyük çoğunluğu, cezaevine gönderilmemek, işsiz kalmamak için korkup gerçeği yazamıyorlar.
Bu sebeple ben de size bu mektubu yazıyorum.
Aydınlanmayı, özgür düşünceyi, akılcılığı sizden öğrendik biz; Erasmus, Descartes, Montesquieu, Voltaire, Rousseau, David Home, Kant, Marks, Weber, Sartre, Camus değil misiniz siz?
(.......)
Sevgili dostlar, evet siz benim ‘suç’ ortağımsınız! Sizi harekete geçirmeye çağırıyorum. Yalnız olmadığımı gösterin.
Sessizliğe mahkûm edilişime son verin.
Sesim olun, kalemim olun.
Yıkın yalanlarla örtülü şu zindanın dört duvarını.
Yoksa...
Yine; toprağa, çiçeğe, ağaca ve en dayanılmazı 12 yaşındaki oğlumun kokusuna hasret; insani niteliklerimi kaybetmem için yoğun tecrit uygulanan cezaevindeki koğuşumda kendimle konuşmaya devam edeceğim:
Kimse var mı orada?..”

Bizde buradan seslenelim ona;

Binlerceyiz Soner,
Onbinlerceyiz kardeşim !
Haber Kaynağı: ESH

Bu haber 2881 kez okundu
Yükleniyor...