|
10 Kasım 2025 Pazartesi
BÖYLESİ GELİR Mİ BİR DAHAAtasına Sahip Çıkan Bir Milletin Hikâyesi
Her 10 Kasım sabahı sirenler çaldığında, Türkiye’nin dört bir yanında hayat bir dakikalığına durur. Trafikteki şoför elini direksiyondan çeker, okulun bahçesindeki çocuklar gözlerini nemlendirir, sokakta yürüyen bir işçi, başını gökyüzüne kaldırır. Bu görüntüye ne bir genelge, ne de bir resmi tören talimatı sebep olur. Bu, bu milletin kalbinden gelen bir saygıdır.
Ne garip değil mi? Resmi törenler küçültülse, milli bayramların önemi azaltılsa da; halk kendi törenini, kendi anmasını yaratıyor. Çünkü bu millet biliyor: O olmasaydı, biz olmazdık. O’nun bize bıraktığı en büyük miras, bağımsız bir vatandır.
İktidarın kimi zaman soğuk, mesafeli, hatta bazen duyarsız tutumlarına rağmen, Türk halkı ve özellikle Türk gençliği, Atasına sahip çıkmayı hiç bırakmadı. 29 Ekim’de meydanları dolduran kalabalıklara bakın. Ellerinde bayraklar, dillerinde marşlar… Kimse onlara “çıkın” demiyor, onlar zaten biliyor ne için orada olduklarını. Bu bir görev değil, bir gönül borcu.
Geçtiğimiz yıllarda Anıtkabir’de oluşan insan selini hatırlayalım. Sabahın erken saatlerinden itibaren kilometrelerce uzanan kuyruklar, yaşlısından gencine her kesimden insan... Kimse bir çıkar peşinde değil; tek bir ortak duyguyla oradalar: Minnet.
O minneti hiçbir siyasi söylem, hiçbir ideolojik ayrım silemiyor. Çünkü Atatürk’ün mirası bir partinin değil, bir milletin mirasıdır.
Gençliğe baktığımızda bu sahiplenişin daha da güçlendiğini görüyoruz. Üniversite kampüslerinde, sosyal medyada, konserlerde, belki bir tişörtte, belki bir şiirde... Gençler O’nu yeniden anlatıyor, yeniden seviyor. “Benim manevi mirasım akıl ve bilimdir” diyen bir liderin fikirleri, her nesilde yeniden filizleniyor.
Belki bazıları bunu anlamakta zorlanıyor. Belki “artık eskisi gibi değil” diyorlar. Ama yanılıyorlar. Çünkü bu sevgi, nutuklarla değil, kalplerle taşınıyor. Bu sevgi, siyasetin değil, vicdanın konusudur.
Evet, iktidar bazen duyarsız olabilir, bazen görmezden gelebilir. Ama halkın kalbinde yanan o ateş, sönmüyor. Çünkü o ateş, 1919’da Samsun’da yakılmış bir meşaledir. Ve o meşale, her 10 Kasım’da, her 29 Ekim’de, her 19 Mayıs’ta bir kez daha parlıyor.
Bu millet Atasına sahip çıkmayı bilir.
Çünkü Atatürk, bu milletin ta kendisidir. Bir milletin kaderi demek tam da onu karşılar. Ruhun Şad olsun büyük dahi. Haber Kaynağı: EGEDE SENTEZ
Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
|