İzmir de Ulaşım

DİLİ BOZARAK BAŞLADILAR KUŞATMAYA

Konu son yıllar da Türkçe'nin deforme edilişine sessiz kalanlarla bu isyan edenlerin mücadelesine bir göz atmakla son derece anlaşılır olacaktır.

28 Ocak 2013 Pazartesi 23:20
Konu son yıllar da Türkçe'nin deforme edilişine sessiz kalanlarla bu isyan edenlerin mücadelesine bir göz atmakla son derece anlaşılır olacaktır.
Dostuda düşmanıda çok net görmemize turnusol kağıdı olacaktır.
Geçmişi anımsamalısınız.
"Türkçe elden giderse, Türkiye'de gider" diyelerinlerin o günlerde çırpınışları boşuna değilmiş.
Bir toplumu parçalamak artık günümüz dünyasında topla tüfekle olmuyor.
Onunda kullanılması tamamen yadsınmıyor elbet.
Bir toplumu bir arada tutan milli-ulusal değerleri yok ederek başlıyor ilk kuşatma harekatı.
Kuşatanların genel karekteri tümünün damarlarındaki alyuvarlara kadar herşeyleri emperyal sermaye tarafından karşılanır.
Bu beslemeler dahil oldukları sınırlarda yaşayan insanları bir birine düşürmek için eldeki tüm verileri ustalıkla kullanırlar.
En başta din ve mezhep le başlarlar, sonra etnik farklılıklar öne çıkar.Bu çalışma toplum tarihinde onlarca yıl sürüdürülebilir.Türkiye'de 1945 den başlayan ihraç sermaye (Emperyal Sermaye) girişi DP iktidarı ile sürdü.1980 tarihinde bir üst seviyeye sıçrayıp bu günlere gelindi.
Deniz bitti.
Artık takkiye yapmıyorlar.
Bunları bir partiye mal etmek doğru değil.Tüm partilerde STK örgütlüler.Her yerde varlar.
İşte tipik örneği; son bilimsel bir söylemle gündeme oturan, CHP İzmir Milletvekili Prof.Birgül Ayman Güler'in Ulus ve milliyet tanımlarını gürültüye getirip alçakça demogoji yapılmasıdır.
Bakın kimliklerine...
Etiketleri hiç önemli değil, misyonlarına bakın.
Tümüde Amerikan çıkarlarının Türkiye temsilcileri.
Neymiş Ulus?
Neymiş Milliyet?
Bu tümüde hepimizden iyi bilirler ki, uluslaşma 18 yy. Kapitalizmle başlayan bir kavramdır.
Ve sosyal açılımı birden çok milliyetin ekonomik birlikteliklerini bir sosyal statüye kavuşturmak için, özgür ve bağımsız olabilmek adına, kendinden sonra gelen sosyal sitemin (Sosyalizmin) henüz insanlık yaşamına girmesinin objektif koşullarının oluşmadığı bir dönemi işaret eder.
Yani binlerce yıldan beri var olan milliyetler kapitalist üretim ilişkileri ile uluslaşma sürecini yaşamışlardır.Uluslaşma süreçleri Burjuva Demokratik devrim süreçleri ile tamamlanır yada aksarsa tamamlanmaz.
İşte Türkiye bu sürecin sancısını atamadığındandır, bu gün yaşadığı sorunlar.
Bu sorunlarıda sorunun kaynakları değil, emeğin kendisi çözecektir.
Türkiye'de toprak reformunun karşısında yıllardır duran Kürt Toprak ağalığı, bu gün Kürt sorununu Amerikan çıkarları ilemi çözecek? 
Tıpkı Irak'ta olduğu gibi.
Bunu başarabilirler mi?
Görünen o ki bu yolda bir hayli yol kat ettiler.
Türk ve Kürt halkları uyuşukluğunu sürdürdürüp, kardeşliklerini göz ardı ettikçe bu çakal sürüsü tuzaklarını kurmaya devam edecekler.
Konu budur.
Ve nettir.
Bu gün hala anlamayanların yarın anlama fırsatları olur mu?
Göreceğiz. 
Yükleniyor...