19 Temmuz 2025 Cumartesi
Efendi kitabı ve Balkanlıların Devletten tasfiyesiTürkiye'de Balkan STK tepesine 30 yıldır çöreklenen ve Balkan kökenlilerin devlet ve ekonomiden tasfiyesini seyreden Rumeli dinazorlarına alttaki durumu 20 yıldır anlatamadım. Lütfen herkes iyi okusun.![]() Aşağıda, tarihsel bağlam, siyasal gelişmeler ve "Efendi" kitabının etkileri çerçevesinde bir analiz ve makale metni yer almaktadır:
Efendi Kitabı, Balkan Kökenliler ve Türkiye'deki Güç Mücadelesi: Bir Tasfiye Operasyonu muydu? Giriş 2001 yılında Soner Yalçın’ın kaleme aldığı Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sırrı adlı kitap, Türkiye’nin yakın tarihinde derin izler bırakan bir tartışmanın fitilini ateşledi. Kitapta, Türkiye’nin önde gelen bazı ailelerinin gizli Sabatayist (Yahudi dönmesi) kökenlere sahip olduğu iddia edilmekte, bu isimlerin ekonomi, medya, siyaset ve askeriyede etkin olduğu öne sürülmekteydi. Bu iddialar kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, özellikle Balkan kökenli elitler bir tür “gizli yapı” imasıyla töhmet altında bırakıldı. Aynı dönemin hemen sonrasında, Türkiye’de siyasal iktidar el değiştirdi ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 2002’de iktidara geldi. Bu yazıda, Efendi kitabının bir tür psikolojik operasyon aracı olarak kullanılıp kullanılmadığı, AKP iktidarında Balkan kökenli elitlerin tasfiyesi ile olası bağlantıları ve Türkiye’deki derin sosyo-politik değişim süreci ele alınacaktır.
1. Efendi Kitabının İçeriği ve Algı Etkisi Efendi kitabı, Osmanlı'nın son döneminden Cumhuriyet'e, özellikle 20. yüzyıl boyunca Türkiye’yi yöneten kadroların etnik ve dini kökenleri üzerine spekülatif bir anlatı sunar. Kitapta çok sayıda Balkan kökenli aileye “Sabatayist” etiketi yapıştırılmıştır. Bu, özellikle göçmen kökenli elitlerin (İzmir, Selanik, Manastır, Üsküp, Prizren, vs.) bir tür “gizli kimlikli” elit yapı olarak sunulması sonucunu doğurmuştur. Bu yaklaşım, halkın geniş kesimlerinde “birilerinin aramızda ama bizden değil” algısını derinleştirmiştir. Kitabın yazarı Soner Yalçın’ın sol/sosyalist çevreden geliyor olması ve kitabın Fetullahçı çevrelerde de yaygın şekilde referans gösterilmesi, bu eserin bir “ideolojik operasyon” aracı olarak işlev gördüğü yorumlarını güçlendirmiştir.
2. Balkan Kökenli Elitlerin AKP Döneminde Tasfiyesi Ekonomik Alanda: 2000'li yılların başında Türkiye'nin en zengin ve etkin bazı iş insanları Balkan kökenliydi: Cem Uzan (Kosova-Prizrenli): Türkiye'nin en büyük özel televizyonları ve GSM şirketinin sahibiydi. AKP döneminde mallarına el kondu, siyasi yasaklı hale getirildi. Ali Balkaner (Arnavut kökenli): Yurtbank sahibi, 2001 krizi sonrası yargılandı, şirketi TMSF’ye devredildi. Atilla Uras (Arnavut asıllı): Etibank gibi büyük varlıkları yönetti, malvarlıklarına el konuldu. Cavit Çağlar (Gümülcine): Eski ANAP’lı bakan, medya sahibi. Tasfiye edildi, yargılandı. Dinç Bilgin (Selanik) 120 yıllık Gazeteci bir aile. Sabah ve YeniAsır Medya patronuydu. Bu isimlerin hepsine ya “kriz suçlusu”, ya da “çete üyesi” denilerek sistematik operasyonlar düzenlendi. Operasyonların bir kısmı hukuki zemine dayansa da, tasfiyelerin etnik veya kültürel köken eksenli olduğu iddiaları halen canlıdır. TSK ve Bürokrasi: Özellikle Jandarma, Kara Kuvvetleri ve MİT içindeki "göçmen kökenli" bazı isimlerin 2000'li yıllarda emekliliğe zorlandığı, pasif görevlere çekildiği veya Balyoz/Ergenekon gibi operasyonlara hedef olduğu bilinir. Örnek olarak: Tuncer Kılınç, Şener Eruygur, Çetin Doğan gibi isimlerin etnik kökenleri göçmen veya Balkan kökenlidir ve hepsi tasfiye edilmiştir.
3. Karadeniz ve Doğu Anadolu Kökenli Kadroların Yükselişi AKP ile birlikte bürokrasi, medya, yargı ve istihbarat kadrolarında Doğu ve Karadeniz kökenli isimlerin belirgin bir ağırlık kazandığı gözlemlenmiştir. Bu dönüşüm: Karadeniz kökenli cemaat ağı: Özellikle Samsun-Trabzon-Rize çevresinden gelen kadrolar (örneğin: Recep Tayyip Erdoğan, Binali Yıldırım, Numan Kurtulmuş, vs.) Doğu Anadolu çevresi: Ağrı, Erzurum, Elazığ gibi illerden gelen isimlerin MİT, Diyanet ve Emniyet içinde güç kazandığı bir yapı oluşmuştur. Bu kadro kayması, hem sınıfsal hem kültürel bir dönüşüm anlamına gelmiştir. Göçmen kökenli elitlerin "modernist, laik, şehirli" profiline karşı, yeni gelenler daha "muhafazakâr, yerli ve millî" bir yapıyı temsil etmiştir.
4. Psikolojik Operasyon ve Algı Yönetimi mi? Tüm bu bilgiler ışığında şu soru kaçınılmazdır: Efendi kitabı, yalnızca bireysel bir araştırma mıydı, yoksa daha büyük bir "zihin mühendisliği" projesinin parçası mıydı? Buna net bir cevap vermek güç olsa da, şunlar dikkat çekicidir: Kitabın çıktığı dönem (2000-2001) Türkiye’de büyük ekonomik kriz, siyasi çöküş ve ardından iktidar değişimi ile örtüşmektedir. AKP iktidarının Balkan kökenli elitleri “eski Türkiye kalıntısı” olarak sistemden dışladığı görülmektedir. Bu dışlama, hem ideolojik hem de kültürel bir temizlik izlenimi bırakmaktadır. Kitap, geniş halk kitlelerinin göçmen kökenli elitlere yönelik şüphe ve öfkesini meşrulaştırıcı bir işlev görmüştür.
Sonuç: Toplumsal Mühendisliğin Gölgesinde Göçmen Tasfiyesi Efendi kitabı, Türkiye’deki güç yapılarında önemli bir kırılmanın sembolü haline gelmiştir. Balkan kökenli elitlerin itibarsızlaştırılması ve sistematik biçimde tasfiye edilmesi sürecinde bu kitap bir zihin mühendisliği aracı gibi kullanılmış olabilir. AKP’nin iktidara gelişiyle birlikte Karadeniz ve Doğu Anadolu kökenli kadroların devleti ele geçirmesi, bir kültürel/sınıfsal devrim niteliğindedir. Balkan kökenliler bu süreçte "gizli kimlikli elit" olarak damgalanmış, ekonomik ve siyasi alandan silinmiş, yerine "yerli ve millî" denilen yeni bir yapı ikame edilmiştir. Bu değişim sadece bireylerin değil, Türkiye’nin sosyopolitik genetiğinin de yeniden yazıldığı bir dönemdir.
KAYNAK: ARNAVUTHABER Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
|