İzmir de Ulaşım

FETULLAH GÜLEN CEMAATİ DİYE BİR ŞEY YOK

İşte AKP nin Türkiye'ye hediyesi Bağımsız Yargı'nın örnek bir kararı.Dünya biliyor ama bizim mahkeme bunu yok sayıp kararını veriyor.Peki nereye kadar bunlara göz yumulacak?Bu ülkede aklı başında insanları yok saymak, nereye kadar olanaklı olacak?Köstebeklerin çamurdan zirvelerinde sürekli kalacakları mümkünmü?O çamur deryasının altında kalmak...Sabrın sınırlarını sokağa davet eden çağrıları haklı çıkaracak olaylar her gün çığ gibi büyüyor.12 Haziran buna bir çare olurmu görelim.İşte Oda Tv nin haberi;

29 Mayıs 2011 Pazar 22:26
 Mahkeme Emniyet Müdürlüğü’ne sordu, Emniyet cevap verdi:"Kayıtlarımızda yapılan araştırmada Terörle Mücadele Kanunu kapsamında Fethullah Gülen cemaati adı altında bir örgüte rastlanılmamıştır."Mahkeme Kararını verdi:“Şüpheliler hakkında, 'Anayasal düzeni değiştirmek amacıyla suç örgütü kurmak ve bu örgüte üye olmak' iddiaları nedeniyle kamu adına kovuşturmaya yer yoktur.”Hatırlatalım: Ergenekon adı verilen -sözde- davaya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, zamanında Genelkurmay, Jandarma, MİT ve Emniyet’e Ergenekon örgütünü(!) sormuştu. Hepsi Mahkeme’ye aynı cevabı verdi:“Kayıtlarımızda Ergenekon adında bir örgüte rastlanmamıştır.” Ergenekon’da kovuşturma da devam ediyor tutukluluklar da... 


Fethullah’a faydası olan “örgüte rastlanılmamıştır” ifadesinin –sözde- Ergenekonculara bir faydası olmamıştı. Mahkeme, Genelkurmay’a Çaykaşığı, Balamoz, Karıkız gibi -hayali- darbe senaryolarıyla, Ümraniye bombalarıyla ilgili soruşturma yürütülüp yürütülmediğini de sormuştu. Genelkurmay “Açık kaynaktakiler dışında bilgi mevcut değildir.”demişti. Fethullah’a faydası olan “örgüte rastlanılmamıştır” ifadesinin -sözde- darbeci askerlere de bir faydası olmamıştı. Oysa -sözde- darbe davasından 200’ü aşkın emekli ve muvazzaf subay hapiste. Yeni Zelanda’dan gelip teslim olanı mı istersin, Kuvvet Komutanı olmasına çeyrek kalanı mı, filosu Libya açıklarında seyredeni mi, Güneydoğu dağlarında yıllarca terörle mücadele edenini mi... hepsi içeride. Ortada örgüt yok, ortada darbe hiç yok, asker-sivil yargılananların sayısı 400’ü geçti. Halbuki ortada Amerika destekli, her kurumda, hayatın her alanında gözle görülür şekilde örgütlü sahtekarlık yürüten, elle tutulur gözle görülür bir Fethullah Gülen tarikatı var. Özel ortaokula giriş sınavından doktora sınavına, HSYK hakimlerinden tut Yüksek Askeri Şura’nın yapacağı tayin-terfilere kadar her sınavı, her kurumu parmaklayan bir tarikat... 

Seçim günlerinde kendi haber ajansına, sandık başlarına yarım milyon militanını dikip, seçim sonuçlarına kadar manipüle eden, Amerika’nın kurdurduğu bir ticari ve siyasi tarikat. Çokuluslu bir holding. Dinle ilgileri, İslamiyeti Amerikan çıkarlarına uygun reforme etmekle kısıtlı. Fethullah Gülen tarikatına hizmet ettiği alenen bilinen kurumlarda günde üç büyük skandal patladığı halde bırak tutuklanmayı yargılanmayı, o kurumların yönetiminden istifa etmiş bir kişiyi bile tanıyor musunuz! Yok! Neden mi! Çünkü, sen ‘tarikat’ olduğu bilinen bir oluşuma ‘cemaat’ demeye devam edersen o oluşumu soyutlaştırırsın. Buharlaştırır, görünmez edersin. Cemaat diyerek tarikatın sınırlarını dağıtır, genişletir legalize edersin. 

Sosyolojik olarak Ermeni cemaatinden, Yahudi cemaatinden bahsedebilirsin, ama Fethullah Gülen cemaatinden bahsedemezsin.“Dokunan yanar” tarzı konuşmalarla da ancak o tarikatın olduğundan büyük görünmesine, halkın tarikattan ürkmesine hizmet edersin. Yapman gereken, diğerlerini kıvırarak orta parmağını gösterip, tarikata “Ateş olsan cürümün kadar...” demektir. Bu yazı bir “Ateş olsan...” yazısıdır. --- Şimdi gelelim Hanefi Avcı’nın kitabına. Ben bu kitabı çıktığı hafta alıp, dehşet içinde okudum. Ve Hanefi Avcı tutuklandığında şunu düşündüm:“Dışarıda bıraksalar korumaları zor olacaktı, içeride korumaya aldılar. Devamını yazacak...” Avcı’nın kitabını deşifre etmeye bir ucundan başladımdı ama, sonra uzunca bir süre yazmaya ara vermek zorunda kaldım. Merak eden şu linke bakabilir:TIKLAYINIZ 

Madem ki Avcı’nın kitabı üzerinden Fethullah Gülen tarikatı Kanun önünde aklanıyor, bu kitabın aslında neye hizmet ettiğini anlatmak farz oldu. Haliç’te Yaşayan Simonlar kitabı sanıldığı gibi Emniyet’teki tarikat yapılanmasını falan anlatmıyor. Onu anlatır gibi yaparken AKP’nin Kürt açılımıyla ilgili kafanızı AKP-Amerikan planları yönünde formatlıyor. ‘Cemaat’ bölümünde de Fethullah Gülen tarikatını teşhir etmiyor. Edermiş gibi yapıp hafızanızdan ‘tarikat’ sözcüğünü siliyor, o sınırları belirsiz ‘cemaat’ sözcüğünü yerleştiriyor, pekiştiriyor. Cemaat sözcüğünü hafızanıza kazıyor ki, AKP Yüce Divan’da yargılanma ya da uzun menzilli uçaklara binip yurtdışına kaçma ihtimallerinden biriyle karşılaştığında suçu o ucu bucağı belirsiz CEMAAT’e yıkabilsin. “Ben yapmadım, cemaat yaptı. Cemaat hükümetin kontrolünün dışına çıkmıştı” diyebilsin. Cemaat kim? Sayısı belirsiz, kim olduğu, nerede görevli olduğu belirsiz. Örneğin, AKP hükümetinin sebep olduğu bir çevre felaketinden Çevre Bakanı’nı suçlayacaksınız değil mi... O Çevre Bakanı diyecek ki; “Siyanürlü altın arama, nükleer santral iznini ben vermedim, cemaatten birileri komisyon almış...” Anaokulundan üniversiteye bütün okulların medreseye döndürülmesiyle ilgili Milli Eğitim Bakanı’nı, YÖK Başkanı’nı ya da Başbakanı mı suçlayacaksınız... Diyecekler ki; “Bizim haberimiz yok, cemaat yapmış...” AKP, bu ülkeye verdiği zararın, yıkımın hesabını vermeden kaçmaya hazırlanırken kurtarıcısı CEMAAT dediği FETHULLAH  TARİKATI olacaktır. 

Hanefi Avcı’nın kitabı bu kaçışa hazırlığın bir parçasıydı. Şimdi kitabın ‘Cemaat’ bölümünden altını çizdiğim satırları alıntılıyorum. Kitaba verdiği 25 lira için yanacak ‘ulusalcı’ kesimin acısını yürekten paylaşıyorum. --- Sayfa 401: “Fethullah Gülen hocayla karşılaştım. ‘Yaratılış ve Darvinizm’ konulu konferansta çok ciddi din ve fen ilimleri bilgisine sahip olduğunu gördüm.” Sayfa 403: (Avcı, çocuklarını gönderdiği Samanyolu okullarından bahsediyor) “... okulda eğitimin yanında çocukların zararlı alışkanlık ve davranışlara karşı korunduğu inancı da bu kararı almamda belirleyici unsurlardı.” (Reklamdır. KNB) Sayfa 403:“Gerektiğinde devlet bir Hristiyan’ı, bir Musevi’yi ve hatta bir yabancıyı görevlendirebilir...” (Devletin vatandaşı olan gayrimüslimi görevlendirmesine karşı çıktığım sanılmasın. Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’ndan başlayarak Adalet Bakanlığı dahil kamu kurumlarında Amerikalı uzman(!)lar görevlendiriliyor. Bu satırlar o konuda algıyı değiştirmeye yönelik. KNB) Sayfa 410: “Gerçekten de, ordunun her olayı, her olumsuz davranışı abartıp iktidarın planlı bir davranışı olarak kabul ettiği, kurduğu psikolojik harekat sistemi ile tüm basını, medyayı ve güç odaklarını harekete geçirip hükümeti sıkıştırdığı, ne olursa olsun iktidarı değiştirmeyi hedeflediği belli oluyordu.” (Allah lillah aşkına, basını, medyayı ve sair güç odaklarını kontrol eden TSK mıdır, yoksa Fethullah tarikatı ve ona yaslanmış AKP midir? KNB) Sayfa 480:“Devletin Bakanı bile her yerde, her taşın altında cemaat çıkıyor diye beyanat veriyor, rahatsız olduğunu belirtiyor ama adli ve idari soruştırma yapılmıyor.” --- Evet Aziz and Azize okur! Sayfa 480’de Hanefi Avcı’nın demek istediği şu: “Devletin Bakanı, emniyet amiri, valisi, savcısı, hakimi herkes bir ‘cemaat’ten bahsediyor ama elinden birşey gelmiyor, senin de gelmez!” Nitekim Fethullah Gülen’e kovuşturma açılıyor, delil olarak Hanefi Avcı’nın ifadesi alınıyor, kitabı inceleniyor ve  Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili karar veriyor: “Hanefi Avcı'nın, ''Haliç'te Yaşayan Simonlar, Dün Devlet Bugün Cemaat'' adlı kitabı üzerine, Fethullah Gülen hakkında, ''Anayasal düzeni değiştirmek amacıyla suç örgütü kurmak ve bu örgüte üye olmak'' iddialarıyla başlattığı soruşturma sonucunda''kovuşturmaya yer olmadığına…” Bugün Hanefi Avcı’nın kitabı üzerinden uluslararası Fethullah holdingi mahkemede beraat ediyor, yarın AKP etmeye çalışacak… Darısı dört yıldır izi bulunamayan Ergenekon-Balyoz örgütü(!) tutuklularının başına. 

Kıymet Nadir Bindebir

Kiymetnadirbindebir@gmail.com 

Haber Kaynağı: OdaTv

Bu haber 1575 kez okundu
Yükleniyor...