18 Ağustos 2025 Pazartesi
Gezi Davasında Doktorlar Savunma YaptıGezi olayları sırasında Dolmabahçe'deki Bezmialem Valide Sultan Camii'nde yaralılara yardım eden 2 doktor, davanın 2. duruşmasında savunma yaptı.![]()
Gezi olayları sırasında Dolmabahçe'deki Bezmialem Valide Sultan Camii'nde yaralılara yardım eden 2 doktor, davanın 2. duruşmasında savunma yaptı.
Gezi Parkı olayları sırasında Dolmabahçe'deki Bezmialem Valide Sultan Camii'nde yaralı eylemcilere yardım ettikleri iddia edilen iki doktor, davanın ikinci duruşmasında savunma yaptı. Doktorlar, "Biz yardım etmesek onlarca kişi hayatını kaybedebilir, sakat kalabilirdi. Aldığımız eğitim gereği görevimiz hiçbir fark gözetmeksizin müdahale etmek" dedi. Gezi olayları davasında savunma veren doktor Erenç Yasemin Dokudan, "Suçlamalar beni çok şaşırttı. Tıp fakültesi eğitimini yanlış mı öğrendim diye düşündüm" dedi. Doktor sanık Erenç Yasemin Dokudan'ın bu sözleri salondaki izleyiciler tarafından alkışlandı. TABİBLER ODASI BAŞKANI AYAKTA İZLEDİ İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen 255 sanıklı Gezi Parkı davasının ikinci duruşmasına 11 sanık ve çok sayıda sanık avukatı hazır bulundu. Sanıklar arasında Dolmabahçe'de Bezmialem Valide Sultan Camii'nde yaralı göstericilere tıbbi yardımda bulunarak 'Suçluyu övmek, dini değerleri aşağılamak ve camiye zarar vermek'le suçlanan doktor sanıklar İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Uzman öğrenci olan Sercan Yüksel ve İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı ihtisas süresini tamamlayan Erenç Yasemin Dokudan da yer aldı. Çok sayıda izleyicinin bulunduğu duruşmayı, İstanbul Tabipler Odası Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez de ayakta izledi. Sanıkların kimlik tespitlerinin, avukatlarının ise isim yoklamasının yapılmasının ardından savunmaların alınmasına başlandı. Hazır bulunan sanıklardan 4'ü bugün savunma yapmak için hazır olmadıklarını söyledi. Duruşmadaki savunması esnasında, Gezi olaylarını duyduktan sonra sabaha kadar uyuyamadığını, sabah saat 08.00'de merakı nedeniyle Taksim'e gittiğini söyleyen sanıklardan Mustafa Gökoğlan, "Oraya benim gibi gelmiş bazı kişilerle sohbet ettik. Polis 4 kez sırt çantamı aradı. Polisin tazyikli su ve gaz sıkması nedeniyle oradan uzaklaştım. Bu sırada polis tarafından gözaltına alındım. Benim meydandan uzaklaşmama sebep, sıkılan gaz ve tazyikli suydu. Ancak şunu söyleyeyim, vallahi, billahi, tallahi bir eyleme katılmadım" şeklinde konuştu. Sık sık Taksim'e gittiğini söyleyen Porihan Akdoğan, telefonunu şarj etmek için meydandaki bir büfeye girdiğini ifade ederek, "Taksim'de olan olaylardan haberim yoktu. Birden polis, büfenin dışında meydanda hiçbir uyarı yapmadan, tazyikli su ve gaz ile müdahalede bulundu. Gazdan etkilenen insanlar, çocuklar büfeye sığınmak zorunda kaldı. Bu sırada polis içeride bulunan herkesi gözaltına aldı. Beni de kolumu kıvırarak ve darp ederek gözaltına aldı" diye konuştu. "CAMİYE GİRERKEN AYAKKABILARIMI ÇIKARDIM" İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Uzman öğrenci olan Sercan Yüksel hastanede 24 saat nöbet tuttuğunu, ardından akşama kadar genel cerrahi bölümünde görev yaptığını ve akşam saatlerinde evine gitmek için önlüğü ile hastaneden ayrıldığını söyledi. Cihangir'e gitmek üzere Taksim minibüsüne bindiğini belirten Yüksel, "Olay günü hastanedeydim, üzerimdeki doktor kıyafeti ile Çapa'dan çıktım eve gidiyordum. Taksim'e gitmek için sarı otobüslere bindim. Ancak olaylar nedeniyle sarı otobüsler güzergah değiştirmişti. Cihangir'e çıkmak için ara sokaklardan çıkılıyordu. Ancak polis ara sokakları da kapatmıştı. Ben de İnönü Stadı'nın oradan geçmeye çalıştım. Stada yaklaştıkça kalabalığı gördüm. Etrafta gaz yoğunluğunun artığını hissettim. İnsanlar cami tarafına kaçıyorlardı. Camiye yaklaştıkça kaldırım üzerinde fenalaşan, başı gözü kan içinde olanları gördüm. Bazılarının gazdan çok etkilendiğini gördüm ve camiye doğru koştuklarını gördüm. Bazıları da yaralıları camiye taşıyordu. Yaralıların camiye taşındığını görünce hekim refleksiyle camiye girdim. Camiye girerken sivil görevli biri ayakkabılarımı çıkarmam gerektiğini söyledi ve çıkardım. Bir tarafta ayakkabı yığını bir tarafta da pansuman, nefes açıcı spreyler gördüm. İçeride yaralılar vardı ve birçok sağlık çalışanının yaralılara yardım ettiğini gördüm. Aldığım travma ve genel cerrahi eğitimi gereği yaralılara müdahale etmeye karar verdim. Cami kapısı sürekli açıktı. Yaralıların sayısı çık artınca acillerde kullanılan tiraj yaptım. Yani aciliyetine göre sınıflandırma yaptım. Daha sonra ağır olan hastaların hastanelere sevk edilmeleri için cep telefonuyla ambulansa haber verdim. Polisin gaz kullanmasına bağlı olarak caminin içi gaz ile doldu" ifadelerini kullandı. Camide sigara ve içecek içildiği iddialarını reddeden Yüksel, "Cami çok kalabalık. İçeride gaz var. Sigara içilmesi mümkün değil. Ayrıca içeriye yiyecek içecek getirildiği iddia ediliyor. İnsanlar canından zaten endişe ediyor o esnada nasıl yiyecek düşünsün, kimse yiyecek ihtiyacı duymaz" dedi. Aynı suçlama ile suçlanan diğer doktor Erenç Yasemin Dokudan da, "Sosyal medyadan Kabataş'ta çok sayıda yaralı olduğunu ve sağlık görevlilerine ihtiyaç olduğunu duydum. Ben de aldığım Hipokrat yemini gereği ve hekimlik refleksi ile yaralıların taşındığı camiye gittim. Önce az yaralı ve sağlık görevlisi vardı. Zaman geçtikçe yaralı ve sağlık personeli sayısı arttı. Yaralıları, önem derecesine göre sıraya koyduk. Durumu çok ağır olanlar için defalarca 112 acil sağlık yardım hattını aradım. Ancak yarım saat ya da bir saat kadar gecikme ile 2-3 ambulans geldi. Çok değişik branşlardan sağlık görevlisi vardı. Bu büyük bir avantajdı. Aksi halde çok sayıda can kaybı yaşanabilirdi" dedi. Gece geç saatlere kadar camide yaralılara yardım ettiklerini söyleyen Dokudan, "Tıpkı deprem, sel gibi olağanüstü bir durumdu. Bize atfedilen suçlamalarda amacımızın suçluyu kayırmak, dini değerleri aşağılamak ve camiye zarar vermek olduğu söyleniyor. Amacımız böyle olamaz. Mesleki refleksimizle hareket ettik. Nasıl ki deprem ve sel gibi doğal afetlerde, yol kenarında fenalaşan birine ya da bir kaza durumunda refleks gösteriyorsak orada da aynı şekilde davrandık" ifadelerini kullandı. Hazır bulunan tüm sanıkların savunmalarının tamamlanmasının ardından duruşma, yarına ertelendi. Öte yandan duruşma sonrası adliye önünde birçok sivil toplum kuruluşu bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. Türk Tabipler Birliği Başkanı Özdemir Aktan, "Bugün içeride 200 kişi ile birlikte iki hekim arkadaşımız yargılanıyor. Aslında onlar kağıt üstünde yargılanıyor. Bugün burada yargılanan Türkiye'nin onuru, ülkenin insan haklarına olan saygısı. Yargılanan burada hükümettir, devlettir. Hekimlerimizin yaptıkları ile ilgili en ufak bir endişemiz yok. Doğru yapmışlardır. Bundan sonra da aynı şeyi yapmaya devam edeceklerdir. Bir çok arkadaşımız Gezi sürecinde yaralılara yardım ettiği için yargılanmaktadır. Maalesef ülkemizin imaj bu yargılamalarla gittikçe daha kötüye gidiyor" dedi. Haber Kaynağı: İHA
Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
|