İzmir de Ulaşım

•UTKU olsun UMUTLAR •

İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Genel Sekreteri Ersu Huzur sosyal medya hesabından siyasi içerikli paylaşımında geçmişten günümüze çok şeyi anlatıyor. Aziz Kocaoğlu'nun CHP İzmir İl Başkan Adayı Deniz Yücel'e de değinen Ersu Hızır'ın bu yazısını Aziz Kocaoğlu okursa tepkisi ne olur acaba.

03 Ocak 2018 Çarşamba 15:37
İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Genel Sekreteri Ersu Huzur sosyal medya hesabından siyasi içerikli paylaşımında geçmişten günümüze çok şeyi anlatıyor. Aziz Kocaoğlu'nun CHP İzmir İl Başkan Adayı Deniz Yücel'e de değinen Ersu Hızır'ın bu yazısını Aziz Kocaoğlu okursa tepkisi ne olur acaba.


İşte Eski Genel Sekreter Ersu Hızır'ın yazısı;


•UTKU olsun UMUTLAR •

Her yeni yıl yeni umutlar filizlenir, tomurcuklanır.

Ülkemize ve milletimize 2018’in huzur, barış, kardeşlik, ekonomik refah ve esenlikler getirmesini diliyorum.

Yeni yıl yaklaşırken ne hayaller kuruldu, neler ümit edildi.

Sosyal statüsüne, bütçesine, yaşına göre her kesin bir düşü vardı.

Bulunduğu konuma göre istekler farklılaşıyor, hayaller değişiyordu.

Çalışanlar maaşlarına enflasyona yenik düşmeyecek bir zam mı,

Hastalar sağlığına, cezaevlerindekiler özgürlüklerine kavuşmayı,

Askerdekiler tezkere alacakları günü bekliyorlardı.

Ekonomik durumu iyi olanların kimi yurt dışına, kimi yurt içine tatile gitti.

Zengin fakir çoğu kişi piyango bileti aldı büyük ikramiyenin çıkmasını umut etti.

Bugün umutları gerçekleşenler sevinçli,

Beklediklerini bulamayanlar buruk.

Bu gün olmadı diye bırakmayalım umutlarımızı söndürmeyelim.

Siyasette de aynı durum geçerli.

Her partinin yeni yılda beklentileri umutları farklı.

İktidar son anketlerde azaldığını gördüğü toplumsal desteği yeniden kazanmayı,

Ana Muhalefet ilk seçimlerde iktidar olmayı umut etmekte.

Diğer muhalefet partileri oylarını arttırmayı umut etmekte.

Toplum olarak umutlarımızın ortak noktası belli.

Huzurlu, gerginlikten kavgadan uzak, gelir seviyemizin daha iyi olacağı özgürce yaşamak.

Rant kapısını aralayarak sonradan zengin olmuş bazılarını ayrı tutarsak,

Geniş halk kitlelerinin sade ve yalın bir şekilde insanca yaşamak dışında bir isteği yok.

Bu isteği sağlamak zor mu? 

Özünde hiç de zor değil.

Ne yaparsam bir şeyler düzelir, daha iyi yaşam koşullarım olur sorusunu sormalıyız kendimize.

Bunun için yerelde belediye başkanından memnun değilsek onu,

Ülke bazında iktidardan memnun değilsek iktidarı,

Muhalefet etkin görev yapamıyorsa yöneticilerini değiştirmek için çabalamalıyız.

Canım bir tek benim çabamla bu olur mu demeyin?

Bireyler güçlerini birleştirince etkinlikleri artar ve sonuç alırlar.

Düşündüğümüz gibi daha iyi yaşam koşullarına ulaşabilmek için yapmamız gerekenler belli.

Sivil toplum örgütü, meslek odası, sendika ya da siyasi partilere üye olmalı ve aktif çalışmalıyız.

Önümüzde ki iki yıl bu açıdan çok önemli.

Şu an siyasi parti çatısı altında olanlara göre sizlerin bir avantajı var.

Oradakiler başlarını kaldırınca tavanı, yanlarına bakınca duvarları görüyorlar.

Sizler başınızı kaldırınca gökyüzünü güneşi, ayı, çevrenize bakınca toplumsal gerçekleri görüyorsunuz.

Ve sizler çoğunluktasınız:

12 Eylül sonrası yapılan seçimlerde askeri cuntanın desteklediği Turgut Sunalp’in partisi gökyüzünü bakan vatandaşın oy vermemesi sonucu tüm baskılara rağmen iktidar olamamıştı.

Utku’ya umut edersen… İnanırsan…Çalışırsan ulaşırsın… Başarırsın.

Aralık ayının son günlerinde bir anket yayınlandı.

Bu ankete göre; Nisan 2017’ye göre kararsızların oyları dağıtılmadan iktidarın toplumsal desteği yaklaşık on puan azalarak yüzde otuz yedi’ye gerilemiş.

Bu anketi iktidar ve muhalefet açısından ayrı ayrı irdelemek gerekir.

İktidar açısından;

Bu azalma devam eder ya da toplumsal destek bu oranda kalırsa, ilk seçimde iktidar değişiminin sinyalini vermekte.

Bu anketin açıklanması sonrası gösterilen kimi tepkiler bu endişeden ötürü.

Muhalefet açısından;

İktidar partisinden desteğini çekmeyi düşünen yüzde on oranında ki kararsızların nereye gideceğinin kararını verememesi.

Bu da muhalefetin belirlediği siyasi argümanların toplumu yeterince kavrayamadığını, yeni argümanlar üretmesi gerektiğini ve mevcut siyasi kadrolarının halkla yeterince bütünleşemediğini göstermekte.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Adana’da yaptığı konuşmada özetle “delege hesabı yaparak ülkesini değil, kendisini düşünenlerin parti içerisinde yerlerinin olmayacağını” belirtti.

Bu vurguya rağmen hala farklı davranmakta beis görmeyenlerde mevcut.

Örneğin İzmir’de Büyükşehir Belediye Başkanı’nın İzmir İl Başkanlığı seçimine yönelik izlediği yöntem bu sözlerden sonra daha da dikkat çekmekte.

Ankara’da CHP Genel Başkan’ı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesi sonrası İzmir’e döner dönmez,

Önce ilçe başkanları ile belediyede makam odasında tek tek görüşmesi,

Partisinin belediye başkanları ile il başkanlığı seçimine yönelik Seferihisar’da toplantı yapması,

Yakın arkadaşları ile birlikte İl Başkanlığı için bir aday belirleyip sürece doğrudan müdahil olması,

Büyükşehir Belediyesi Protokol Müdürlüğünce atılan mesajlarla belediye meclis üyelerini kahvaltılı toplantıya davet etmesi,

Bu toplantıda il başkan adayı olarak belirlediği isme destek istemesi, önümüzdeki süreçte kendisinin de sahada olacağını hissettirmesi.

Aaaaaa.

“Bu ne perhiz bu ne ne lahana turşusu” dediğinizi duyar gibiyim.

CHP Genel Başkan’ı ile görüşmesinde kendisine bir görev verilmiş olsa, Genel Başkan Adana’da böyle bir konuşmaz yapmaz dı diye düşünüyorum.

O zaman bu davranışı nasıl yorumlamalıyız sizce?

Ancak; CHP Genel Merkezi ilk seçimlerde vatandaşın desteğini kazanarak iktidar olmak istiyorsa, önce hangi makamda olursa olsun tüm partililerini “küçük olsun benim olsun” anlayışından uzaklaştırmalı, disiplinsizliğe göz yummamalı, aldıkları kararları uygulamalıdır.

Yoksa iktidara memnuniyeti azalanları kazanma olanağını bulamayacak, partililerinin iktidar umutları yeşermeyecektir. 



Haber Kaynağı: ESH

Bu haber 2962 kez okundu
Yükleniyor...