19 Ağustos 2025 Salı
MEDYA ŞAŞIRDI YİNE, BİR AZ VİCDAN VE RUH OLMALIMedya bu kadar ruhsuzlaşmamalı.Başbakan'ın Kasımpaşa sokaklarında alacağı töre ve değişmez kalıpsal terbiye ile Anadolu Meydan Muaharebelerinde Düşmanla göğüs göğüse çarpışarak bir Yurt kurmuş insanın anlayışı hiç karşılaştırılırmı?![]()
Hem Erdoğana yazık hemde İsmet Paşa'ya vefasızlıktır.İşte Erdoğan'ın tamda dediği gibi aynı kulvarda yetişmişlerin karşılaştırılması lazımdır sözü buna uyuyor.
İsmet İnönü ismi hiç Recep ismi ile aynı terazıde aynı olaya bakış olarak değerlenirilebilirmi. Akıl hastahanesinden birine bile sorulsa "hadi canım sende" der. Menderes'in sevgililerinden birinin resini Paşanın önüne koyanlara söylediği cümle onun kişiliğinin bir sonucudur. Kolaymıdır İnönü olmak. İnönü bulmak olanaksızken Başbakan bulmak sıradan bir şey değilmi.Tut kolundan sokaktan birini sıvazla sırtını, giyindir lacivert elbiseleri koy 1. sırada bir yere en fazla 4 yılda başbakan olur çıkar. Ama İnönü bulmak öylemi, Atatürk bulmak öylemi? Bu ülkede 70 milyon tane Recep bulup başbakan yapabilirsiniz. Ama bir tane İsmet Paşa bulamazsınız. Receplerin geçmişinden bir kare alalım birde İsmet Paşanın ; İşte Receplerden biri , BUDA İSMET PAŞANIN GEÇMİŞİNDEN BİR KARE ![]() Onun için aşağıda okuyacağınız haberi bir şanssızlık saymalı. Ama tarihsel bir döküman diyede yazmalı. Can Dündar yazmış, işte o yazısı; "Erdoğan, Başbakanlık konvoyundaki polis aracına saldırıdan sonra dedi ki: “Biz bu yola merhum Menderes’in ifade ettiği gibi, kefenimizi giyerek çıktık.”
Başbakan bir gün önce de Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’ye hitaben şunları söylemişti:
“Kendisinden önceki (Baykal’ı kastediyor), beline hâkim olamadı, gitti. Bahçeli de çıkmış ‘AK Parti iktidarı insanların özeline giriyor’ diyor. Yahu kendi eşiyle mi bir şey oluyor da özeli oluyor. Buna nasıl ‘kendi özeli’ dersin. Özel değil bu... Genel, genel... Bu, genel bir ahlaksızlıktır.”
* * *
Madem belaltına indik, tatsız bir hatırlatma yapalım:
Erdoğan’ın saygıyla atıf yaptığı Menderes’e kefen giydirenlerin dilidir bu...
Menderes’in Başbakan ve de evli olduğu dönemde bir(kaç) sevgilisi vardı.
CHP’ye yakın bir gazetenin foto muhabiri Başbakan’ın sevgilisinin evine girmiş ve Menderes’in ona sevgi sözcükleriyle imzaladığı fotoğrafı görüntülemişti.
“Gayrimeşru aşk”, belgeliydi artık...
Dönemin “kaset”i muhalefetin elindeydi.
* * *
Menderes, durumu öğrenince “Ahlaksızlık bu... Özel hayata girmek neymiş, göstereceğim onlara...” diye gürlemişti. Ama muhalefetteki CHP’nin lideri İsmet İnönü, fotoğraf önüne getirilince “Ne özeli, kendi eşiyle değil ki” demedi. CHP örgütü, fotoğrafı Anadolu’ya dağıtıp “Beline hâkim olamayan Başbakan”ı teşhir etmeyi önerdiğinde “Bu fotoğrafı ortadan kaldırın, bir daha da görmeyeyim” diye tersledi onları...
Konu kapandı.
* * *
Peki dosya ne zaman yeniden açıldı?
27 Mayıs’tan sonra...
Askerler, devirdikleri Başbakan’ı itibarsızlaştırmak için onu sevgilisiyle vurmayı denediler.
“Bebek Davası” böyle başladı.
İddianame arşivimde var. Şöyle başlıyor:
“Sanık Adnan Menderes, Ayhan Aydan’la 1951 yılında tanışarak onunla gayrimeşru hayat sürmeye başlamış, hatta Başbakanlığın resmi arabası ile bir zabıta memurunun himayesinde sık sık evine giderek onu ziyaret etmiş, bu gayrimeşru münasebetlerden 1953 ve 1954 senelerinde iki defa gebe kalan Ayhan Aydan’ın...”
Tarihimizin utanç sayfaları...
* * *
Menderes’e kefen giydirenlerin kirli dilidir bu...
Darbecinin dilidir.
Sicilli, tescilli, mahkûm olmuş bir dildir.
Sonunda kimi vurduğu da bellidir.
Bugünlerde dilden dile gezen belaltı kasetleri ve o kasetler üzerinden ahlak bekçiliği ve ucuz siyaset yapan liderleri görünce İnönü bir kez daha büyüyor gözümde...
Erdoğan da aynısını yapabilseydi keşke...
Menderes’i de kapsama alanına alacak bir suçlama yerine “devlet kokulu” kayıt rezaletinin üzerine gidebilseydi.
Muzır neşriyat konusunda pek hassas olan kurullarının, bu kasetlere internet erişimine günlerce göz yummasına izin vermeseydi.
Ucuzu seçti.
Belaltına bir kez göz yumulunca sıradaki hamlenin kimi vuracağı belli olmaz oysa...
NOT: Pazar günü “Herkes kendi derdine yanıyor” derken BDP’lilerin de Balyoz tutuklularının yakınlarının da diğer siyasi davalarla ilgilenmediğini, oysa acıların ortak olduğunu yazmıştım. Balyozcuların yakınlarından bir açıklama geldi: “Herkesin farklı hassasiyetleri olabilir, ama Türkiye’de hukuksuzluğa maruz bırakılan herkesi destekliyoruz” diyorlar. Önemli bir aşama bu... En azından “Tutuksuz yargılama, temel insan hakkıdır” ortak paydasında buluşulamaz mı?"
Haber Kaynağı: ESH- Doğan Prepol
Yükleniyor...
İLGİLİ HABERLER
|