EMPERYALİZMİ BİLMEDEN BU GÜNÜ OKUYAMAZSINIZ

Türkiye karabulutlarla kaplanmış.

Tabir yerindeyse göz gözü görmüyor.

Emperyalizm ve onun sinsi oyunları bilinmeden bu günü anlamak olmaz. 

Toplumların sosyal ve ekonomik tarihini okumamışların bu günü anlamaları olanaksızdır.

Emperyalizmin yeni sömürgeci döneminde dünya halklarını nasıl köleleştirdiğini okumak için, öncelikle toplumlar tarihini doğru okumak ve doğru yolla izlemek gerekli.

Türkiye'de görünen; insanların aklına gelmeyen sözde bir çatışma yaşanıyor...

Oysa yaşanan bir çatışma değil, görev yerinde görevlendirilmişlerin manevrasıdır.

İşte ülkemizde yaşanan bu.

Uyuşturulmuş bir kitle, kargaşa ve kaos.

Ortak oldukları yer işbirlikçi yandaş medya ve sindirilmiş medya...

Şimdi ikisinin sanki çatışması gibi gösterilen bu durum gerçekte yıkımın halktan saklanmasıdır.

Ülke yıkılıyor.

Yönetenler yönetemez durumda.

Amma halk henüz kendi kurtuluşunun örgütlenmesini yapmaktan çok uzaklarda duruyor...

Tepki var ama örgütlü değil.

Emperyalizmi tanımadan bu günleri doğru okumak mümkün değil.

Emperyalizmin ilk halkasını kırmış bir ulusun insanları olarak bunu bizler günlük yaşamımızda bilmeliydik ama malum süreç bunu engellerken işte tamda bu günleri biliyordu...

Emperyalizmin belini yine Anadolu'da bizler kıracağız.
Bu tarihsel bir görevimizdir.
Kaçmak yok..

Emperyalizmin yeni sömürgecilik aşamasını bilmek içinde Jozef Stalin'i okumak lazım.
Stalin'i tarih çarpıtıcılarından öğrenenler 'bu günü' okuyamaz.
Tarih çarpıtıcıları boşuna mı Hitlerle beraber anarak Stalini dünya komuoyunda itibarsız etmeye çırpınıyorlar ?
Boşuna mı bu uyuşturucu sahtekarlıkları ?
Onudan alacağımız dersler bizi bu gün için daha donanımlı ve saflarımızda doğru cephelerde yer almamızı sağlayacaktır.

Keza İsmet İnönü'ye gericiler tarafından yapılan saldırıların hedefide aynıdır.

*******               ****             *******

Bu süreçte insanca yaşamına müdahale edildiğini görmeyip bundan dolayı sorumlularına müdahil olmayanlara seslenmek istiyorum;

Bu gün Türkiye'de çığlık çığlığa sızlanan insanların gerçekte ki durumları; 

-Haksız ve adeletsiz yargılanmalarla dağılmış bu ülkenin kalifiye insanları...
-Zindanlara tıkılmış yazarları, aydınları...
-Gün geçmiyor ki pırıl pırıl gencecik emniyet görevlilerinin intihar haberlerinin, karşımıza geldiğini görmeyelim...
-İşyerlerini kapatan insanlar suskun ve pusarak yürüyor sokak diplerinde... 
-Onurlarını kayıp edip, bu gün borç batağı ile çırpınanlar...
-Binlerce aile dağılmış çoluk çocuk ayrılmış sorumsuzca yaşamaktadır.
-Gemisini yürütenler şimdi miskin ve korkakça yaşanan bu hayasızlığa karşı neyi bekliyorlar?
-10 larca yılını bir aile arasında geçiren milyonlar şimdi, sanki birbirlerini hiç tanımamış gibi yaşamaya mahkümken, kim bunun devam edeceğini söyleyebilir?

Bu zulüm ve insanlık adına alçakça yürütülen yalan ve talan düzeni yıkılacak.

Yalanları bin taklada atsalar artık bitti.
Yalanları ancak insanlarımızı güldürüyor.

40 Takla Bin Yalan yöneticiler yeriniz cehennem bile olmayacak.
Orada size yer yok.


Sizi cehennem bile kabul etmeyecek !!!

Bu hayasız düzene karşı durmayaıp sessiz kalanlar sanmasınlar ki onlara hakikat sessiz kalacak.
Hakikat yakamızda ateştir.
Ona sahip çıkanlar huzur, sahip çıkamayanlar ise alevinde yanacaktır.

Hakikat güç sahiplerinin pislikleri ile değil, adelet ve hakkaniyetin uygulanması ile yaşar.
Hakikata kimsenin gücü yetmez.

O sadece adeletle yaşar.

...../....



M.Güneş