İzmir de Ulaşım

Greenpeace Nükleer Santraller Zirvesi’ne damga vurdu.

Greenpeace Nükleer Santraller Zirvesi’ne damga vurdu. Bir diğer deyişle “nükleer pazarı”. Enerji Bakanlığı’nın desteklediği zirvenin yapıldığı binada 28 m2’lik bir pankart açtı, otel girişinde de katılımcıları aynı mesajın olduğu bir pankartla karşıladı: “Nükleer felaket burada başlıyor.”

30 Mayıs 2014 Cuma 23:42
Greenpeace Nükleer Santraller Zirvesi’ne damga vurdu. Bir diğer deyişle “nükleer pazarı”. Enerji Bakanlığı’nın desteklediği zirvenin yapıldığı binada 28 m2’lik bir 
pankart açtı, otel girişinde de katılımcıları aynı mesajın olduğu bir pankartla karşıladı: “Nükleer felaket burada başlıyor.”
Bana e-mail atan Greenpeace temsilcilerinden Erhan Çokkeçeci ifade etmiş;
Bu, o kadar doğru bir ifade ki. Zirvenin amacı, Rosatom şirketiyle birlikte nükleer enerji için yatırım yapacak şirketlerin ilgisini artırmak. Nükleerin bizi felakete 
götüreceğini daha fazla insana duyurmamız gerekiyor. Sadece bireysel desteklerle kampanya yürüttüğümüz düşünülürse, senin küçük bir desteğin bile kampanyamızın devamı 
için hayatî önem taşıyor.
Bugünkü eylemde sadece pankart açmakla kalmadık. Dışarıda eylem gerçekleştiği sırada, konferans salonunda bulunan Greenpeace eylemcileri, konferans için hazırlanan 
bilgilendirme yazılarını, nükleere neden karşı olduklarını açıklayan broşürlerle değiştirdi. Benim favorimse şu: Otelin wi-fi şifresini hackledik. Konferansta bulunup 
internete girmeye çalışan insanlar, doğrudan “Nükleer pahalıya patlar” mesajını gördüler.
Biliyorsun, kapalı kapılar ardında yapılan bu toplantılar, milyonlarca insanın geleceğini etkileyecek. Sence de buna bir son vermek gerekmez mi? Kampanyamızı daha da güçlendirmeliyiz. Bunun için vereceğin destek büyük önem taşıyor. 
Akkuyu’da nükleer santrali kuracak şirket Rosatom, yaptığı yatırımın masrafını ancak elektrik satışından kazanabileceği için, kârını artırmak adına güvenlik önlemlerinden kısabilir. Bu çok endişe verici.
Nükleer endüstri dünyanın neresinde olursun olsun güvenilir bir endüstri değil. Ama Türkiye’deki durum daha da korkutucu. Güvenlik ve denetim konusunda hiçbir deneyimimiz yok. Dahası herhangi kaza olması durumunda, sorumluluk Rusya’da olmayacak. Nasıl ateş düştüğü yeri yakıyorsa, herhangi bir nükleer kazanın tüm insani ve ekonomik maliyetlerini de Türkiye halkı olarak biz göğüslemek zorunda kalacağız. Bunu ancak beraberce önleyebiliriz. Dev bütçeli şirketlere karşı mücadeleye devam edebilmek, daha fazla eylem yapabilmek için desteğine ihtiyacımız var. 
Hükümetin ısrarlı tutumuna ve ikna çabalarına rağmen, halkın itirazları devam ediyor. Projedeki eksiklikler de duruma tuz biber ekiyor. Akkuyu santrali henüz tüm onayları alamadı. Yani, maddi desteğinle kampanyamızı daha da güçlendirebilir ve bu projeyi durdurabiliriz. Buna inanıyorum. 
Rüzgar ve güneş zengini ülkemizde, nükleerin geleceğimizi yakmasına izin vermeyelim.

Haber :Doğan Prepol
  

Bu haber 884 kez okundu
Yükleniyor...