BİR GARİP KULOĞLU

Yine bir koro çalışması günündeydim.İnsanın içine işleyen bir melodi ve sözleriyle "Söylenir Gezersinde Yaban Ellerde"'türküsüyle tanışmıştım.Beni asıl şaşırtan bu semahın Kemalpaşa Semahı olarak adlandırılmasıydı. Türkünün içine girdikçe kaynak kişisinin Kemalpaşa'lı bir Abdal, İsmail Kuloğlu olduğu ve halen Kemalpaşa/Çınar köyünde yaşamını sürdürdüğünü öğrenmiştim.
Bu beni çok heyecanlandırmıştı.
Bu heyecan ve mutluluğum bir sonraki hafta ismail Kuloğlu 'nun koro çalışmamızı onurlandırmasıyla doruğa ulaştı.
Bu semah sözleri ve ezgisiyle köklerinin çok derinlerde olduğu hissini vermişti bana...
Sn İsmail Kuloğlu nu o akşam tanıma fırsatı bulmuştuk.Bütün güzel şeyler gibi derine indikçe konu güzelleşiyordu.
İsmail Kuloğlu'nun TRT Repertuvarına giren dokuz derlemesi olduğunu öğrenmiştim.Artık onu daha yakından tanımak ve tanıtmak farz olmuştu.Kendisine bu isteğimi ilettim.Ziyaretine gittim.

Kemalpaşa'da bir botanik bahçesinde, dışarda dondurucu soğuğa inat, içeride şöminenin çıtırdayan alev samimi ve gönülden duygularla bir sohbete daldık, bu girizgahtan sonra aldı Kuloğlu...

dedi ve göç haritasını bu dörtlüklerle çizdi.

Orta Asya dan at sırtında, katır sırtın da gelmişiz.Bir kısmımız Trabzon tarafında kalmış Nalcılar, bir kısmımız da Antalya-Alanya tarafına gelmiş Tahtacılar.İşte bende Alanya Demirtaş ta doğmuşum.Nene tarafıma Osmanlı döneminde Kabakçılar, dede tarafıma Kuloğlu denmekteymiş.Nenem (Koca anam)Kayıtlarda Kırşehir li Abdal, dedeme çete derlermiş.Ege nin  Çakırcalı Efesi var ya, dedemin silah arkadaşı.Dedemde Toroslar da çete.Ama o haksızlığın karşısında olan vatansever.

Hatta o dönem Karaman Hapisanesi'nde yatar idamla yargılanır.Nenemin mapus damına getirdiği somunun 

içerisine sakladığı eğeyle ayağında ki prangaları keser ve mahpus damından kaçar.Sonra Kurtuluş savaşına katılır.Atatürk affeder onları.Alanya dan sonra babam hayvancılık yapar ve  Balıkesir/Dursunbey 'e, sonra Bulgurca, sonra Aydın / Karacasu da, dere kenarında "Bük" deriz orda kalırdık.

Bağlamayla ilk tanışmam; Aydın 'da hala çocuklarımın hepsi birer enstruman çalarlardı.Her cuma akşamı meşk ederlerdi.

Ben dört yaşında falanım, halamın ardiyeye attığı bir bağlamayı buldum.Bağlamanın da tek teli var ve patlak.Ben onu çalmaya uğraşırken dayım gördü ve bana Aydın/Karacasu dan çalınacak bir bağlama alıp getirdi.Bana notaların yerini gösterdi.Birgün hiç unutmam biz yengeye bibi deriz, kafama bir oklava yemişliğim vardır.Ama çok çalıştım öğrenesiye kadar.
Öyle hak vergisi falan derler ya öyle birşey yok.Ne zaman ki bu işi çözdüm her yerde yeri oldu.Ben istanbul Devlet Konservatuar'ında Türk Sanat Müziği okudum.Hocam Nevzat Atlığ, İncilay Denizalp, Süheyla Altmışdört gibi değerli insanlardır.
Sonra beni Türk Halk Müziğine yönlendiren isim Ömer Şan' dır.Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, abimin sınıf arkadaşıydı ve biz bir dönem Laleli de aynı evi paylaştık.Hatta şimdinin Konak Belediye Başkanı Sema Pektaş'ta sınıf arkadaşımdır...

Eserleri ve bu eserlerin öykülerine gelince ...

Kuloğlu şöyle devam eder;
her insan hayatında inişler,çıkışlar vardır.Gerek ekonomik,gerek sağlık.Böyle bir inişte TRT sınavını kazanmadan önce evlenmiştim ve elin kızına bakmak durumundaydım.Kayınpederimin yanında beş yıl Metaş Demir-Çelik te çalıştım.Ama daha fazla gitmedi,bağlama sevdası ağır bastı.
Çınar Köyüne geldik.

Bir akrabamızın boş evine yerleştik.

Bir yandan parasızlık bir yandan, elin kızının kahrı, kızım Ömür Kuloğlu küçük ve bu bir odası odun dolu evde kızımı akrep sokmuştu.

Bir güvercin almıştım.

Birgün elin kızı düğüne gidelim der,benim gönlüm hoş değil.

Güvercinimin  ayağı yaralanmış...

Ihlamur ağacının altında kuşluk vaktine kadar Tasavvuf çaldım.Ve inanmazsınız ağaç kuştan yıkılacak gibi oldu.
Orda bütün bu yaşadıklarımdan;

Almıyıdı ellerinin kınası"  
işte bu türkü böyle çıkar...derken bensiz de düğün olmaz, gelip beni düğüne götürürdüler.Bizim düğünlerimizde Mengüler,Semahlar olur.Bu türkü böyle yazıldı ve o düğünde söylendi.

yine başka bir olay; Gökbel yaylasında bir düğüne gittik, yolda seksen yaşlarında bir kadınla tanıştık.Önünde bir dibek bu düğüne buğday dövüyormuş.Beni tanıştırdılar koca neneyle ve bana dönüp kuzum nolacak bizim bu halımız dedi.Ertesi sabah bir sela ve Elif Bibi ölmüş.Yolda cenazesiyle karşılaştık ve mezarlığa gittik.

Bunun üzerine Elif Bibi Türküsü yakıldı.     

Sonra yine birgün her zaman ki gibi elin kızıyla bir ramazan ayında gönül kırgınlığı yaşadık ve bunun üstüne;

...diye çıkar gönülden.

Sn. İsmail Kuloğlu nun TRT repertuvarına girmiş bir çok eseri vardır.

Söylenir Gezersinde Yaban Ellerde, Bülbül ne yatarsın kalk figan eyle,Güvercinim Uçar Uçar Yol Olur, bunlardan bir kaçıdır.Bu topraklar da yaşayan Abdal geleneğinden çok değerli İsmail Kuloğlu öyle anlaşılıyor ki bizlere daha çok eserler verecek.
Onu Kemalpaşa/Çınar köyünde elinde bağlamasıyla gezer bulabilirsiniz. 

Yaşadığı coğrafya da kimseye boyun eğmeden, incitmemek pahasına incinerek, yürekten hissederek üreten bir Abdal...

BİR GARİP KULOĞLU