İzmir de Ulaşım

ERGENEKON'DA POLİS'İN PARMAĞI AÇIKTA KALDI

Vatan Gazetesi Yazarı Mustafa Mutlu Ergenekon sanığı Cumhuriyet Gazetesine molotof koktyli atan Bedirhan Şinal'in itirafını kaleme almış.

05 Ağustos 2011 Cuma 12:44
 Dördüncü yılını tamamlayan “İddia edilen Ergenekon Terör Örgütü” soruşturmasında bugüne kadar çok sayıda gazeteci, yazar, akademisyen, hukukçu, emekli ve muvazzaf asker, sivil toplum örgütü yöneticisi örgüt üyeliğiyle suçlandı...
Neredeyse bütün mesleklerden birer-ikişer kişi gözaltına alındı ya da tutuklandı.
Kapsam dışı kalan tek meslek, polislikti...
İşte; dün Birinci Ergenekon Davası’nda 27’si tutuklu 108 sanığın yargılandığı davanın 191. duruşmasında çok önemli bir gelişme oldu:
İlk kez bazı polisler (isimleri verilmeden de olsa) bu örgütü “icat etmekle” suçlandı.
Cumhuriyet Gazetesi’ne molotof atmakla suçlanan Bedirhan Şinal, bazı polislerin Cumhuriyet Gazetesi'ne atması için kendisine önce el bombası verdiklerini öne sürdü.
***
Cumhuriyet’e molotof kokteyli atılması olayına ilişkin davanın, Birinci Ergenekon davasıyla birleştirilmesinin ardından duruşmada ilk kez ifade veren Bedirhan Şinal gerçekleri ilk kez açıklayacağını belirterek şöyle konuştu:
“Bugüne kadar davanın diğer sanıkları hakkında haksız suçlamalarda bulundum. 2007 yılında Organize Şube’ye bağlı ekipler beni baskı altına aldılar ve bazı olaylarda beni kullanmaya başladılar, bazı olayları üstlenmemi istediler. Polisler, aslında 1992 olan doğum yılımı 1988 olarak değiştirdiler ve yaşımı büyüttüler. Yaşım büyütüldükten sonra cezaevine girmem gerekiyordu. Organize Şube tarafından bana bir silah verildi. Ben bu silah ile Haydarpaşa Garı’nda yakalandım. 16 yaşındayken tutuklanarak Bayrampaşa Cezaevi’ne gönderildim. Daha sonra tahliye edildim. Polisler her şeyi planlamıştı, sadece dosyada bir oyuncu eksikti. Oyuncu olarak da ben seçildim. Tahliye olduktan sonra irtibatlı olduğum polisler benimle irtibata geçerek tehditler ederek Bayrampaşa’daki bir bombalama olayını üstlenmemi istediler. Olayı üstlendim, polisler bana olayın detaylarını anlattılar. Ancak soruşturmaya bakan savcı olay yerini tespit etmemi istedi. Olay yerini tespit edemediğim için savcı, ‘Sen bu olayın içinde değilsin’ diyerek beni serbest bıraktı. O olay öylece kapanmış oldu. 
Daha sonra Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atmam için bana baskı yapıldı. Sivil polisler el bombası verdi. Daha sonra bomba atarsam oradaki insanlara ne olacağını düşünerek böyle bir işi yapamayacağımı söyledim. Bunun üzerine tekrar plan yapıldı ve molotof kokteyli atmamı söylediler. Olay günü mahalleden 13-14 yaşında iki çocuğu da yanıma alarak Cumhuriyet Gazetesi’ne gittim, molotofu attım. Evime gidip yattım. 5 saat sonra polisler tarafından gözaltına alındım. Emniyette avukatımla görüşmeme izin vermediler. TEM Şube Müdürlüğü’nde bana öğrettikleri şekilde olayı üstlenmemi istediler. Bana para yardımları da geliyordu. İlhan Selçuk’u tehdit ettim ama ben onu tanımam. İlhan Selçuk’a tehdit mektubunu bana yazdıranlar bu komployu bana kurduranlardır. Veli Küçük’ü, Muzaffer Tekin’i işin içine sokmamı istediler. Ben birkaç defa polisle yaptığım anlaşmadan caymak istedim. Bundan endişe ettiler. Davanın sanıklarının burada olmasının nedeni, Türkiye Cumhuriyeti emniyeti içinde örgütlenmiş çetenin üretimidir. Size bunları anlattıktan sonra benim can güvenliğimin de olmayacağını biliyorum!”
***
Bu sözler doğru mu, güvenilir mi; orasını bilemem...
Sahte Haham Tuncay Güney’in iddialarını ciddiye alarak yüzlerce kişinin tutuklanmasına karar verenler, elbette bu iddiaları da ciddiye almak ve araştırmak zorunda...
Ve hiç kuşkum yok ki; tüm bunları söyleyen sanık, kendisini kullandıklarını iddia ettiği polislerin adlarını vermekte de tereddüt etmeyecek...
Mevcut sanıkların avukatları da elbette Şinal’ın sözlerinin peşini bırakmayacak...
***
Bedirhan Şinal’ın bu sözleri; Ergenekon Davası’nın gidişatını kökten değiştirebilir...
Şimdi adalete düşen en önemli görev, Şinal’ın can güvenliğini sağlamak...
Çünkü o, dünden itibaren bu tarihi yargılamanın en önemli ve kilit adamı haline geldi.
Umarım başına bir şey gelmez...
Gelirse, olası suçluyu size şimdiden söyleyeyim mi?
Elbette “bazı polisler” değil...
Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan!
Ne de olsa; Roma’yı da onlar yaktı...
Haber Kaynağı: ESH

Bu haber 1275 kez okundu
Yükleniyor...