İzmir de Ulaşım

BİR AKADEMİSYENDEN CHP ANALİZİ

CHP ye çöreklenmiş yönetici kadrolar için çarpıcı bir analiz. AMÜ Öğretim Üyesi Atakan Hatipoğlu CHP üst yönetimi ile tabanda ki Kemalist damarı mercek altına almış.

09 Şubat 2019 Cumartesi 21:58
 İktidar olmakta umudunu kesmiş olan CHP yönetimi, siyasette iki artı ikinin dört etmediğini düşünecek durumda değil. HDP’nin altı milyon oyunu CHP’nin oylarına eklemeyi başarırlarsa, yanına İyi Parti falan da eklenir, şöyle böyle derken iktidara giden yol açılır hesabı yapıyorlar.
Bu iktidar denkleminde parti yönetimine çok iş düşüyor. CHP, Cumhur İttifakı’na karşı İyi Parti’den HDP’ye uzanan ittifak matrisinin denge noktası durumunda. CHP sayesinde İyi Parti, “Biz HDP ile değil, CHP ile işbirliği yapıyoruz” deme imkanına kavuşuyor, HDP de bunun tersini söyleyebiliyor.
CHP yönetiminin çözmek zorunda olduğu bir başka problem ise kendi içindeki siyasal dengesizliği yönetmek zorunda olması. Partinin tabanında kendisini Atatürkçü/Kemalist diye tanımlayan ve ulusalcı duyarlılıkları olan anlamlı bir kitle var. Geçmişte Baykal yönetimi, bu kesimden pek hazzetmemekle birlikte, bir kanat olarak varlıklarını kabul etme eğilimindeydi. Kılıçdaroğlu yönetimi ise Atatürkçüleri partinin karar alma süreçlerine etki edebilecek bütün konumlarından uzaklaştırdı.
Açılımın kapanmasından sonra batı sisteminin Erdoğan’ın ‘üzerini çizdiği’ bir sır değil. CHP yönetimi bu noktada bir değerlendirme yapıyor: Türkiye batı sistemi dışında bir hayat imkânına sahip değil. O halde batının istemediği hiç kimse iktidarda kalamaz. Erdoğan istenmediğine göre sistem açısından bir iktidar boşluğu ve arayışı oluştu. CHP o boşluğu doldurmayı başarabilirse iktidar olabilir.
Bu analiz, CHP’nin kendi tabanındaki hassasiyetleri yönetmesini gerektiriyor. Batı sisteminin aletleri olan HDP ve FETÖ’ye yönelik geleneksel Atatürkçü ve milliyetçi taban refleksinin pasifize edilmesi şart. Buna uygun olarak Atatürkçüler önce partinin etkili noktalarından uzaklaştırıldılar. İkinci olarak ise zihinsel açıdan -mümkünse dönüştürülmek yoluyla- denetim altına alınmaları gerekiyor. Peki, bu ne kadar gerçekleşti?
Kılıçdaroğlu’nun Amerikan büyükelçisi ile otellerin otopark kapılarından girerek ‘gizlice’ buluşması; Açılım döneminde AKP’yi emperyalizm ile iş tuttuğu için değil, açılıma TBMM’yi ortak etmediği için eleştirmesi; HDP ile adalet yürüyüşünde bir araya gelmesi; HDP ile yerel işbirliği toplantıları; FETÖ’cüler için 105 bin mağdur var demesi; Dersimli Kemal çıkışı vb. Bütün bunlar bir siyasal tercihe işaret ediyor ve bu tercih CHP’nin Atatürkçü tabanında kısmen hoşgörülmekle birlikte tamamen hazmedilmiş değil.
Ancak Atatürkçüler CHP’nin siyasetlerini etkileme yeteneğini kaybetmiş görünüyorlar ve önümüzdeki dönemde de etkileyebilecekmiş gibi durmuyorlar. Bu durumlarıyla tabanın Atatürkçü kesimi, CHP yönetimi açısından hem bir avantaj hem de bir ‘baş belası’ durumunda. Avantaj, çünkü partinin kemik oyunu sayıları hiç de az olmayan bu kesimin oluşturması sayesinde, CHP neredeyse yüzde yirmi oranında bir oyu her halükârda garantilemiş hissediyor. Baş belası, çünkü parti yönetiminin Atatürkçülük ile ilişkilendirilemeyecek siyasetlerine karşı sürekli yatıştırılması gereken bir baskı unsuru durumundalar.
‘Atatürk’ün partisi’ söylemi ve Altı Ok şu aralar çok işe yarıyor. Parti tabanında HDP işbirliğinin yarattığı vicdani rahatsızlık, Altı Ok’ta yer alan milliyetçilik ilkesi gösterilerek yatıştırılıyor: Bu partiyi Atatürk kurmadı mı, kurdu. Bak, üstelik bayrağında da milliyetçilik var. O halde bu parti yönetimi ne eylerse güzel eyler!
CHP yönetiminin tabandaki Atatürkçü kesime ideolojik ve siyasi olarak hiç ihtiyacı yok. Ama ‘taşıyıcı unsurlar’ olarak ihtiyacı var. İşin acıklı yanı, CHP tabanının Atatürkçü kesiminin de, CHP yönetimini ne değiştirecek ne de düzeltecek mecalinin olması. Kendi aralarında CHP’nin içine girdiği siyasi yönelimi en sert biçimde mahkûm etmekle birlikte, bir şeyler yapmak sözkonusu olduğunda pasifizmi tercih ediyorlar CHP’yi desteklemeyi sürdürüyorlar çünkü sayıca kalabalık olmanın getirdiği ‘güçlü görünme’ konformizminden kopamıyorlar.
Bu toplumsal ruh halinin farkında olan CHP yönetiminin, seçimler öncesinde partideki Atatürkçülerin önüne koyduğu görev yıllardan beri hiç değişmiyor: muhalefetini yaptın, parti yönetimine attın tuttun, rahatladın. Şimdi fikirlerini kendine sakla ve partiye oy topla!


 AMÜ Öğretim Üyesi Atakan Hatipoğlu

Not: Hatipoğlu'nun bilimsel yazılarını PDF uzantılı olarak okuyabileceğiniz bi link.

Makaleleri için tıklayın
Haber Kaynağı: ESH

Bu haber 19402 kez okundu
Yükleniyor...