İBRAHİM ŞAHİN'in HAZİN DURUMU
AKP’nin iktidar olduğu günü milat sayıp, tam “AA kedi olalı beri bir fare tuttu” diyorduk ki; fare diye baktığımız fotoğraf da kedi çıktı iyi mi!
06 Şubat 2011 Pazar 01:01
AKP’nin iktidar olduğu günü milat sayıp, tam “AA kedi olalı beri bir fare tuttu” diyorduk ki; fare diye baktığımız fotoğraf da kedi çıktı iyi mi! Hem de kara kedi! Hem de “Şero” gibi kötü kedi! Tuttu iktidarın en gözde iki bürokratının arasına girdi.
Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’ün bildirdiğine göre İbrahim Şahin hiç memnun kalmamış İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in önünde diz çökmüş halini belgeleyen fotoğraftan… Çekmiş resti: “AA ile sözleşme sona ermiştir. ”

Muhteşem üç yıl
Hatıralarımız tazelendi. Bizi de arayıp aynen böyle demişti: “Artık Yeniçağ gazetesi yer almayacak TRT ekranında!”
Şahin’dir yapar... Malum, tarihteki adaşları da yapıyordu aynısını. Hesap soran da yok; gözünün yaşına bakmaz kesiverir biletini. Hem de tek “gidiş”. Uğurlar ola!
Mübalağa kokusu alan varsa TRT personeline sorsun. Ne de olsa ilk onlar baktılar Şahin’in yasaklarının tadına:
“TRT çalışanlarının Genel Müdür ve AKP hükümetini ‘kötüleyici mahiyette’ e-posta göndermesi, cep telefonundan mesaj atması ve faks çekmesi yasak!”
“TRT personelinin, Personel Kanunu’ndaki değişikliklerin yürürlüğe girmesi nedeniyle yapılacak “yeniden yapılanma” tamamlanana kadar binadan ayrılması yasak!”
Şu bile söyledi: “Hem Hadise’ye hem de TRT çalışanlarına yasak getirdim!”
Sadece yasakları mı? Göreve geldiği günden itibaren her uygulaması skandal Şahin’in ve idaresindeki kanalların...
Kamuoyunun karşısına hem TRT Genel Müdürü, hem Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkanvekili, hem Avea Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, hem Golf Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi, hem Türk Telekom Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı mütevelli heyeti üyesi olarak çıkarak, nerden bu maaş bolluğu dedirtmek onda... Katar Emiri Şeyh Hamad Bin Halife Tani’nin 5 bin dolarlık saat hediyesini, kimi gazeteciler reddederken kabul etmek onda... Yandaş televizyon, gazete, radyo, dergi, haber ajanslarından toplu personel transferi onda... Kimyagerden, zabıt katibine “bir yakıni” olan çoook kişiyi medya sektörüne kazandırmak(!) onda... Kemal Unakıtan’ın, “TRT’yi özelleştireceğiz” teklifine, kimin malını kimi sattığını düşünmeden “biz hazırız efendim” diye atlamak onda... Milletin cebinden Mithat Bereket’lere, Hakan Şükür’lere, Ergun Babahan’lara, Fehmi Koru’lara her ay, har hafta binlerce lira dağıtmak onda... Türkiye’de denkliği olmayan Arap üniversitelerinde okuyup Türkiye’de lise mezunu sayılanları müdür yapmak için işi kitabına uydurmak onda... Mescid-i Aksa diye Kubbetü’s Sahra’yı, canlı yayın diye önceden çekilmiş bant yayınını izleterek milletin zekasıyla dalga geçmek onda...
Es kaza bir açıp bakıyorsunuz ki devletin kamuya doğru ve yansız bilgi aktarmak hizmetini görmesi için oluşturduğu kurum, gözaltına alınmasından saatler evvel Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun gözaltı haberini paylaşıyor sizinle...Bir bakıyorsunuz, Zir Vadisi’nde henüz kazılmasına başlanmayan topraktan çıkacak silahların adedini ve tipini açıklıyor... Bir bakıyorsunuz Reşadiye’deki PKK saldırısını “Bu arada Ergenekon sanığı Albay Dursun Çiçek’in de Reşadiyeli olması dikkat çekici, ayrı bir husus” diyerek TSK’ya maletmeye çalışıyor... Bir bakıyorsunuz “Ermeni açılımı”, “Kürt Açılımı” gibi konularda AKP politikalarının doğruluğuna iknaya çalışıyor kamuoyunu “Normalleşme için diyalog şart” diyerek! Sanırsın MİT Müsteşarı; TRT Genel Müdürü kalkıp “Osman Öcalan’la yaptığımız röportajın kasedi, yeri ve zamanı geldiğinde yayımlanmak üzere çekmecemde duruyor” diyebiliyor rahat rahat!
Psikolojik savaş yürüttü
Hadi diyelim biz, Yeniçağ’a uyguladığı ambargo yüzünden “hasmane” bir tutum içindeyiz. Ya Şahin’in yürüttüğü politikalar karşısında saçını başını yolan diğerleri?..
RTÜK üyeleri Şaban Sevinç, Hülya Alp ve Mehmet Dadak’ın “TRT’nin devletin temel kurumlarına karşı yürütülen karalayıcı kampanyaya katkı yaptığı” gerekçesiyle Devlet Bakanı Mehmet Aydın’a gönderdiği “Alın şu Şahin’i görevden” içerikli dilekçeyi hatırlayın... Deniz Baykal’ın ve CHP’nin, hakaret dolu Tuncay Güney yayını dolayısıyla TRT’yi 82 bin TL tazminat ödemeye mahkum ettirişini! Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Aslan Güner’in Milliyet’ten Fikret Bila’ya isyanını hatırlayın: “TRT’nin TSK’yı hedef alan yayınlarının maksadı ne?”
Ankara Cumhuriyet Basın Savcılığı’nın, 12 Eylül’deki referandumla ilgili taraflı yayın yaptıkları iddiasıyla başlattığı soruşturmayı ve açılan davaların devam ettiğini hatırlayın!
Devr-i İbrahim Şahin’e şöyle kuşbakışı, üstünü altını fazla kurcalamadan bile bakınca insanın Sezer’in hakkı Sezer’e diyesi gelmiyor mu!
Malum İbrahim Şahin’in ataması iki kere getirilmişti 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in önüne. Ve o iki seferde de veto etmişti Abdullah Gül’ün göreve geldikten birkaç ay sonra onaylayıverdiği o kararnameyi.
Derhal görevden alınmalı
Şahin hakkında defalarca soru önergesi veren, hakkında suç duyurusunda bulunan CHP milletvekili Ali İhsan Köktürk’le konuştuk dün bu konuyu. Tam TRT’deki kadrolaşmalarla ilgili araştırma önergesinin TBMM’de görüşülmesinin sabahına denk gelince sohbet, orada söylediği sözleri tekrar etti: “TRT Genel Müdürü Şahin’in diz çöktüğü fotoğraf, TRT’nin içine düştüğü durumun utanç fotoğrafıdır. Halkın parasıyla finanse edilen TRT’yi bu duruma düşürmeye Genel Müdür dâhil hiç kimsenin hakkı yoktur. TRT Genel Müdürü derhâl görevinden alınmalıdır.”
Keza MHP Milletvekili Doç. Dr. Mehmet Günal da “elimizi vicdanımıza koymamız lazım” diyerek dikkat çekti TRT’deki yandaşlaşmaya: “TRT hiçbir zaman bu kadar kötü yönetilmedi, bu kadar taraflı yayın da yapmadı. TRT hiçbir dönemde bu kadar iktidarın borazanlığını yapmadı. “TRT Ak RT oldu.” demiştim. “AKRT” demiştim. TRT’nin T’si, Türkiye’nin T’si değil, Tayyip’in T’si hâline gelmiş, Sayın Başbakanın ismiyle anılır hâle gelmiştir.”
Şimdi... Türkiye’nin bu TRT ile, bu Genel Müdür ile seçime gittiğini düşünün bir de!
Dün Milliyet gazetesinde Türkan Saylan hakkında yer alan haberde olduğu gibi; AKP’ye karşı olan herkes için “linç belgeselleri” yayımlandığını mesela önümüzdeki altı ay boyunca... AKP’li olmayanların itibarlarının zedelendiğini; yargısız infaz edildiklerini! Seçim öncesi için öngörülen “kaos planı”nın olmazsa olmaz silahları olan “kaset”leri yayınlayacak kadar gözünün dönüverdiğini iktidarın önünde diz çöken kafanın... Seçmene de sandıkta diz çöktürmeye niyet ettiğini.
Şahin daha 2008 yılında gazeteleri nasıl susturduğunu anlatırken “TRT aleyhine haber yazan gazetecilerin yöneticilerini arıyorum ve diyorum ki; “Artık TRT gibi bir düşmanınız var...” Bu konuşmamdan sonra TRT ile ilgili olumsuz haberler hemen kesildi” demişti. Medyanın kendisini “düşman gören” ve iktidarın bütün imkanlarını kullarak kendisine savaş açan TRT’ye karşı mücadele zemini belli. Ama muhalefet partileri, hele hele milletvekilleri, “dokulmazlıklarını” hayırlı bir iş için kullanmalı ve milli iradenin şekillendirilmesi işini, TRT’yi iktidarın korkutma, sindirme, yaftalama, infaz aracına dönüştürdüğü hissine kapıldığımız Şahin’in eline terk etmemeli! Ha ederse mi; o zaman bu fotoğraf da seçim afişi olsun bari; ideal seçmen rol modeli!!!
+++
Günün sözü...
Bugünün sözü Yeniçağ okurlarından Engin
Balım’dan:
“Erdoğan, Başkanlık sistemi için “Bizdeki zaten yarı başkanlık sistemi” demiş. Kısaca demokrasimiz yarım yamalak, başkanlığa geçince toptan
kalkabilir işareti vermiş!”
İleri demokrasiye ilerliyoruz işte...
SELCAN TAŞCI
Haber Kaynağı: wordpress.
|
|